Yıl 1950 Sivasın Sızır köyü..
Tahta kapı hiddetle çalınıyordu.
Hurşid kapıya koştu , bir pusula gelmişti,
Elindeki pusulaya o yeşil gözlerini dikti,
Ve okumaya başladı.
Kore harbi çıkmıştı,
Kore ye , gönüllü asker alınıyordu.
Doğduğu günden beri,şeref destanları yazdıran,
Kahraman bir milletin ferdiydi.
Kendi istiklali ,onun için ne kadar mukaddesse,
Dünya sulhünü ,korumakta,her Türk genci gibi,
Hurşid için kutsi bir vazifeydi.
Hiç düşünmedi,giydi ayağına potinlerini,
Ve koşmaya başladı.
Gönüllüler sıraya girmişti bile,eklendi sıranın ucuna.
Beklenen gün geldi çattı...
Her ferdi yıkılmaz bir kale,
Ve her biri bükülmez çelik kol olan,
Türk kahramanlarımız ,trenlerle önce ,
İskenderun limanına vardılar.
Oradan da gemilerle Kore'ye harekete geçtiler.
Yolculuk bitmek tükenmek bilmiyordu,
Günlerce yol aldıktan sonra, Pusan limanına ulaştılar.
Türklerin Kore topraklarında bulunmaları,
İnsanlık namına kutsal bir vazifeydi.
İstiklal aşığı , hak hakikat koruyucusu Türk askeri,
Canı gönülden gitmişti Kore topraklarına.
Zafer kartalları ,Allah Allah nidalarıyla cepheye koştu.
Bu zafer kartallarının arasında, Hurşid çavuş ta vardı.
Siyu tepesinde mevzi aldılar.
Bombalar....
Düşmanın bulunduğu, karşı tepeyi dövmeye başladı.
Teçhizat az , yemek az , telsiz yok...
Çok zor şartlar altında,
Kahramanlarımız mücadele veriyordu.
İnsan olan insanı çiğnetmezdi çünkü.
Kaybedilen her can,
Kazanılmak istenen bir hayat uğrunaydı.
Muharebe beklenenden uzun sürdü,Kunuri ye geçtiler.
Savaş tüm hızıyla sürüyordu.
Bir sabah Hurşid çavuş,
Yalu nehrinde , abdest almak için,
Komutanından izin istedi.
Komutan, bir türlü izin vermiyordu,
Sonunda ikna çabaları işe yaradı,ve aldı izni,
Silahını bırakmak şartıyla.
Yalu nehrinde yıkanan Hurşid çavuş,
Bazı sesler, çıtırtılar duymaya başladı,
Hemen sindi Yalu nehrinin içine, bekledi.. bekledi..
Uzaktan Çin ordusunun bir tabur askeri,
Bulundukları kampa doğru ilerliyordu.
Türk askerimiz pusuya düşecekti.
Türklerin kalbindeki iman , ve ruhundaki asil kudret,
Hurşid çavuşu harekete geçirdi.
Ne yapacağını düşünürken, silahı bile yoktu,
Ama bekleyemezdi , vakit yoktu.
Yanında sadece bir su matarası vardı.
Pusuya yattı , ilerleyen taburun,
En sonundaki askerin, ardına kadar geldi.
Çinli askerin sırtına , su matarasının ağzını dayadı.
Sakın davranmayın yakarım,
Dümdüz ilerleyin, ardına bakanı yakarım,
Anlıyor musunuz , yakarım.
Diye, bağırmaya başladı, ve kampa doğru yola çıktılar.
Askeri kampa geldiklerinde,
Komutanı gözlerine inanamadı.
Bir tabur Çinli askeri,
Önüne katmış geliyordu, Hurşid çavuş,
Hemde bir su matarasıyla.
Çinli askerler durumu fark ettiklerinde
Artık çok geçti.
Türk milleti zekidir..
Haysiyet ve şerefiyle, dünyaya bedelsin ey şanlı Türk.
Hurşid çavuş , Kunu-ri muharebesin de,
Üçüncü yılın ardından, esir düştü.
Bir çok kez işkenceye maruz kaldı.
İşkencenin boyutları akıl alır gibi değildi.
Hurşid çavuşu, dizlerine kadar , kara gömdüler.
Yinede ser verip , sır vermedi .
Öylesine iri yarı ve heybetliydi ki,
Yeşil gözlü cengaver Türk.
Zincirleri kırarak kaçmayı başardı.
Türkiye Cumhuriyeti,
Hurşid çavuşa , sekiz tane madalya verdi.
Artık Kore şavaşı gazisiydi.
Yıllar sonra..
Tek odalı bir barakanın içinde , hayatını kaybetti.
Naaşına ulaşan ilk insanlar,
Hurşid çavuşun ellerini görünce, gözlerine inanamadılar.
Allah tarafından avuçlarına, kına ile yazı yazılmıştı,
Bir elinde Muhammet , bir elinde Allah yazıyordu, Allah.
Eyy... hürriyet aşığı Hurşid çavuş,
Eyy...İstiklal aşığı Hurşid çavuş,
Haysiyetli ve şerefli , Hurşid çavuş,
Eyy... Şanlı Türk,
Ruhun şad olsun,
Ruhun şad olsun , Hurşid Sipahi
Ruhun şad olsun.
Emine Sipahi
Kayıt Tarihi : 4.6.2023 21:17:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Kore savaşında Koreye harbe giden, Büyük amcam gazi Hurşit Sipahinin gerçek yaşam öyküsünden kısa bir kesit. Maceraları Hurşit çavuş isimli ikinci kitabımda sizlerle buluşacaktır.
dilinize sağlık
TÜM YORUMLAR (1)