Tarih boyunca silahıyla efendilik yapmış bir toplum silahsız kalınca kendini diğerleri karşısında donu düşmüş gibi görmeye başlar… Bu komik durumdan kurtulmak için şaşkınlıkla ne söylediğini bilemez…
Değişen dünya şartlarına uyum sağlamakta zorlanır, şiddet aklın olmadığı yerde hüküm sürdüğüne göre, aklını kullanamayınca çenesine kuvvet…
İşi olmayana, gücü olmayana, sicilli olana, sivilli, sinirli ve sivilceli olana devlet iş vermez… Af maf hiç kimseyi damgalarından kurtaramaz… itibarı sıfırlananın iş bulma şansı kalmamıştır…
Bu tür vatandaşların her işe başlarken besmele çekildiği gibi, her nereye gitseler orada ilk önce ne kadar itibar sahibi, ne kadar önemli kişi olduğunu ilk baştan kafalara sokması gerekiyor… Bunun için ömründe ve özellikle çocukluğunda söylenen güzel sözleri, kendisi için düzülen övgüleri sıralama ihtiyacını hisseder… Çünkü onun bildiği o kadardır… Bu da yetmez, yedi sülalesinde, mal mülk sahibi, sevilen veya sevilmeyen ne kadar tanınmış, ünlü ve ünsüz insanlar varsa, hepsiyle olan ilişkilerini sıralar durur… Aşağıdan uçmak ona göre değildir. Çünkü zaten hep aşağılarda yaşadığı için oraların havası onu kirletmiştir… Kendine göre yukarı sayılan seviyelerde dolaşır durur…
Devlet bu paryalara ancak linç taburlarında partilerinin arka bahçelerinde hazır güç olarak istihdam eder. Kutsal düzene zarar verenler için, tetikçi olarak bulunmaz bir maden olarak rafine edilip kullanıma hazırlarlar.
Şimdi, hissediyorum biri karşımda söz almak için sabırsızlanıyor… Ağzındaki baklayı da tahmin ediyorum… ‘’Kendine güvenen atalarının avcılık hikayelerini ezberlemez! ’’ diyecek.
Her zaman böyle kötü niyetliler çıkar onun için söz vermeyeceğim ona…
Devlet nasıl vatandaşlarını eleyip de iyi ve kötü vatandaşlar diye ayrı istifler yapıyorsa yani gelberi ve serseri vatandaşlar mevcutsa… İşte aynen öyle, uluslar arsı sermaye de, devletler arasında öyle bir eleme yapar… Tepe her zaman sivri ve dar olur… Geniş olması paylaşımda işi zorlaştırır… Güç dağılır. Eteklere doğru genişleme olur… Eşit kenarlı bir üçgen bir toplum düzeni kurulur… ülkeler çapında olunca gelberiler (G8) ler olabilir… Önemli olanlar doğal seleksiyonu sevenler, doğal seleksiyonun kurbanı olmaktan kurtulamazlar. O tepenin eteklerinden tepeye tırmanacağım diye uğraşırken ikide bir düşüm kafalarını gözlerini yararlar… Geniş tabanın geniş de sorunları olur, bu sorunlar o sıklıkta sürtünmeye sebep olur ve toplumlar birbirine karşı çakmak taşı haline gelirler. Buradaki roller karnelerde not ile değerlendirilir. Ama her şeye rağmen o üstekiler sürtünmeyel meydana gelen enerjiyle daha fazla üretim yapar ve daha fazla güçlenirler… Onların bir taşı iki kuş vurmada yeteneklidir.
Üstekiler alttakilere not verirler. Bu notlara göre hıyar arş ide yerlerini alırlar… Karnelerinde
Ekonomi dersi, hal ve gidiş, komşularınla didiş, eğiliş bükülüş insan haklarına karşı sorumluluk bile bulunur… Tepenin insan hakları sorumluluğu olmaz… Neden diye sormayın. Deryaya atılan bir kova pislik onları bulandırmaz… Ama alttakilerin bu konuda az çok eleme
kolaylığını saylayabilmesi için karnelerinde not bulundurulur… Kopya çekmek serbestir ama yakalanmamak şartıyla…
Güçlüler alttakileri, kendileri şah olduklarına göre, piyon olarak kendilerini korumak için dizayn ederler. Notlarına göre Vezir, kale, at, fil rollerini üstlenirler. En alttakiler piyon veya tetikçi rolünde, en ön planda savaşırlar… Savaşla barış sırt sırta olduğuna göre, yazı ve tura gibi… Savaşan tarafın aynı zamanda barışında, dolayısıyla demokrasinin de öncüsü olduğunu savunmamızda bir sakıncası yoktur… En önde ve en ileri demokrasi de onların ürünü olur böylece…
Yani sizin anlayacağınız, ülkelerin paryaları olduğu gibi… Dünyanın da ‘’para ye’’leri ve ‘’Parya’’ları vardır. O paryalarda kendilerinin ne büyük nimet olduklarını cümle aleme anlatmak gibi dertleri vardır… İşte o devlet paryalar da geçmişlerine sarılırlar, yeri gelince dünkü düşmanlarını dost olarak anabilirler… Tükürdüklerini yalamaktan ağızları aşındığı için başkalarının ‘’demokrasi, adalet, eşitlik! ’’ diye aşınan ağızlarında, kendi ağızlarının izlerini ararlar…
İnsanın ve insan topluluklarının ve o toplulukların örgütlenmelerinin en büyük çabası kendi eksikliklerini gidermek gibi bir çabaları vardır. O eksikliktir ki bir ömür boyu giderilmek için çabalamamızın sebebi olabilir. Ulaşamamak, o eksikliğe olan aşk derecelerine kadar gidebilir.
İmkansızlaştıkça daha fazla bir hırs ve istekle onun peşinde koşarız… Artık tek amaç haline gelebilir…
Toplumsal hıyararşide, eğilip bükülerek, itaat ederek, yağlama ve yıkamada üstün başarı elde edilerek terfi edildiğine göre, Küreselleşmede de aynı kural geçerlidir. Sistem artık bir dünya sistemidir. Haremde ağa olmak için kısırlaşmayı doğal kabul eden bir toplumda üretim araçlarının feda edilmesinde kim ne sakınca görebilir ki? Kimse insanın gizli yerini göremez.
Yediğimiz her dayakta bir buldong gibi başımızı eğmek yerine, dik tutup, marifetmiş gibi sırıtmayı bilmeliyiz.
Biz, bizi bilmeliyiz. Paryalığı kendi dilimizle temizlemeliyiz… Kopan her parçamız için göğsümüze bir nişan iliştirmeliyiz…
Kayıt Tarihi : 1.10.2011 21:38:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!