Yıl 1915
İngilizi,Fransızı,sardı düşman sızısı,
Güçlü bir donanmayla saldırdılar Boğaza,
Yoğun top ateşleri kavurdu tek geçidi.
Yetişti Türk topçusu,Nusret mayın Gemisi.
İngilize Fransıza verdi dersini.
Martılar uçuyor karanlık denizde,kaybolan sevgililer gibi,
Birisi sensin içlerinde....beni terkeder gibi.
Gözlerim dolar onlara baktıkça,güneşin doğmasını beklerim.
Ararım seni gecelerde,eski günlerimi düşlerim....
Biri var,
Şehrimden giden.
Biri var,
Zihnimden geçen.
Biri var,
Her güzelden güzel...
Gitmek zorundayım kendi yolumda,
Ayrılık var yolun sonunda,
İçimden bir şeyler koptuğunda,
Hoşçakal anne ben gidiyorum...
Senin emeğinle büyüdüm anne,
Gözlerinde bir yer buldu sandı gözlerim,
Yüreğinde bir can buldu sandı yüreğim,
Aldan,aldan, aldatana aldan kaderim,
Geldiğim yoldan değil ülkenden giderim...
Aklına geldiğim her anda,
Bugün 18 Mart yine,Çanakkale konuşuyor.
Bak! ...dağlardan kan süzülüyor damla damla,
Güneşin sıcaklığı sarmış etrafı,
O günlerdeki gibi kavuruyor her yanı.
Debrem oluyor gibi birbirine karışmış her taraf...
Derken bir rüzğar esiyor,ölümün kokusu yayılıyor etrafa.
Yeşil gözlü bir kedinin zift karası saçlarım,
Uykusuzluğumda donmuş çoktan gözyaşlarım,
Seni anlatıyor nefessiz kalmış kabuslarım,
Ben her zaman tüm kopyalarımın aslıyım...
Vedaların zamanı olmaz giderken,
Bir kadın uyumuyor bebeğim,
Sağnak bir saman alevi gibi.
İzlerini silerken hasretin.
Dönüş yolunda seni bekledim...
Esir kalırdı yüreğim sen olmasaydın,
Hüzün dolardı günlerim sen doğmasaydın.
Sessiz bir ateş tutuştu o dağda
Çok yalnızım buralarda,
Boyun eğdim gecenin ocağına
Ümitsizlik var kucağımda...
Yıldızların ışığında sakla yüreğimi,
Öldürdün beni hadi göm şimdi.
Baktığın aynalara kazı gözlerimi,
Öldürdün beni hadi göm şimdi...
O unuttu dedi herkes sen yokken,
Kurşun işlemez yüreğime,
Acılarla vur beni.
Vurgun tüketmez tenimi,
Alevlerle yak beni...
Çok güzel bir şiir kaleminize sağlık