Hükümdar Kalbim Şiiri - Kemal Sakan

Kemal Sakan
26

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Hükümdar Kalbim

Üfler sıcak kamıştan soluğunu
Atlasın yırtıldığı yerden başlar çağlamaya
Bir dağa çarparak inler sesin
Bir bulut yorgun gezinir ağzımızdan
Gözyaşı dolu siyahi bir anıt gibi
Başın biçimsiz bir iradeyle kalkarak
Buluşur sonsuz yolculukta
Bu şehir hızlı bir ordu gibi geçilmeli
Savaşan soylu perçemiyle kavganın
Sınırları yokeden hükümdar kalbimi
Çağırıyor uzak yerlerdeki gülümsemen senin
Ağarınca güne ödünç verilmiş
Haberini yayacak krallığın habercisi
Sen sevgilisin, sevilmişsin son kez ey sevgili
Uzayacak yolum hasrete abanır gibi
Aramaktan bıkmayacak
Yorulmayacak
Çağa karşı başım dik
Kısık bir göz hüznünü akıtarak içine
Yaralı bacağımı taşıyacağım
Sürüyerek te olsa
Taşıyacağım ulu bir tepeye yeşil
Umut, sarı yorgun, mavi hep sensin
Hint gözlerin ele vererek gireceğim
Büyük surlarından içeri
Ellerim ne çok büyütmüş seni
Şaşıracak halkımız
Ormanların gece gözleri donacak
Bu nasıl bir acıdır
Büyüdükçe öfkelenmiş bir kısrak tazeliğinde
Sonra belime sarındığım
Orta çağ kuşağından çıkaracağım
Çocuklarımın delişmen suratlarını
Gürbüz başaklar gibi okşuyorum saçlarını
Ve en uzaktaki gülümsemen senin
Çekiyor halkın akşam dönüşü yorgunluğunu ekinlerden
Sınırda ağlayan yabancılar beliriyor
Su dağıtıyor tanrısal bir yumuşaklıkla
Kadınsı yaralar taşıyan erkekler
Sırtlarını buruşturaraktan
Ağrılı bir çağa karşı ve
Elimde gövdemden ağır bir kılıçla
Bölüyorum kendimi
Anlayacaksın o vakit
Sofradan neden zamansız kalktığımı

Kemal Sakan
Kayıt Tarihi : 21.10.2000 08:59:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Sokak Şairii
    Sokak Şairii

    Üfler sıcak kamıştan soluğunu
    Atlasın yırtıldığı yerden başlar çağlamaya
    Bir dağa çarparak inler sesin
    Bir bulut yorgun gezinir ağzımızdan
    Gözyaşı dolu siyahi bir anıt gibi
    Başın biçimsiz bir iradeyle kalkarak
    Buluşur sonsuz yolculukta
    Bu şehir hızlı bir ordu gibi geçilmeli
    Savaşan soylu perçemiyle kavganın
    Sınırları yokeden hükümdar kalbimi
    Çağırıyor uzak yerlerdeki gülümsemen senin
    Ağarınca güne ödünç verilmiş
    Haberini yayacak krallığın habercisi

    (Sen sevgilisin, sevilmişsin son kez ey sevgili
    Uzayacak yolum hasrete abanır gibi
    Aramaktan bıkmayacak
    Yorulmayacak
    Çağa karşı başım dik
    Kısık bir göz hüznünü akıtarak içine
    Yaralı bacağımı taşıyacağım
    Sürüyerek te olsa )

    Taşıyacağım ulu bir tepeye yeşil
    Umut, sarı yorgun, mavi hep sensin
    Hint gözlerin ele vererek gireceğim
    Büyük surlarından içeri
    Ellerim ne çok büyütmüş seni
    Şaşıracak halkımız
    Ormanların gece gözleri donacak
    Bu nasıl bir acıdır
    Büyüdükçe öfkelenmiş bir kısrak tazeliğinde
    Sonra belime sarındığım
    Orta çağ kuşağından çıkaracağım
    Çocuklarımın delişmen suratlarını
    Gürbüz başaklar gibi okşuyorum saçlarını
    Ve en uzaktaki gülümsemen senin
    Çekiyor halkın akşam dönüşü yorgunluğunu ekinlerden
    Sınırda ağlayan yabancılar beliriyor
    Su dağıtıyor tanrısal bir yumuşaklıkla

    (Kadınsı yaralar taşıyan erkekler)

    Sırtlarını buruşturaraktan
    Ağrılı bir çağa karşı ve
    Elimde gövdemden ağır bir kılıçla
    Bölüyorum kendimi

    (Anlayacaksın o vakit
    Sofradan neden zamansız kalktığımı)

    parantez içine alıp ayırdığım satırlar can yakıcı
    insanın içini acıtıyor... :(

    kaleminize ve yüreğinize sağlık

    selamlarımla

    Şaizer Uzgur


    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Kemal Sakan