Bugün bir çocuk bahçesinin önünden geçti yolum…
Çocukluğumuzun zincirleri paslı., tahtaları boyasız salıncaklarının., tahterevallilerinin yerini rengarenk boyalı benzeri oyun araçları almış ama hepsi bomboş…
Ve o şen seslerin yerinde de alabildiğine suskunluk…
Oysa içeride kızlı-erkekli onlarca çocuk var…
Bazıları banklara oturmuş., bazıları da yemyeşil çimenlere uzanmış…
Ama hepsi birbirinden habersiz., hepsi sessiz...
Merakım, ayaklarımı çocuk bahçesinin içine çekti...
Banklarda oturan, yüzükoyun çimenlere uzanan çocukların önünden geçerken göz ucuyla da kafalarının içinden geçen hayal trenlerini izledim …
Gördüklerim gülümsetti…
Hepsi değil ama büyük çoğunluğu oyun oynuyorlardı.., köşekapmaca., yakan top., saklambaç., yağ satarım-bal satarım…
Bilmiyorum belki de bana öyle geldi., belki de başka oyunlar oynuyorlardı…
Ama hepsi ÇOCUK OLARAK KALMAK ., ÇOCUKLUKLARINI YAŞAMAK istiyorlardı ama benim çocuğum büyüyüp "insan olacak" değil de BÜYÜK ADAM (!) olacak diyen büyüklerinden korktukları için bunu söyleyemiyorlardı...
. . .
Boş bulduğum bir banka iliştim…
.,
Arka cebimde çocukluğumdan kalma horozlu marka cep aynasını ve plastik tarağımı çıkardım… Tarak artık pek işe yaramadığından ikiye katlayıp yandaki çöp kutusunun içine bıraktım… Sonra arkasındaki sır çözülmeye başlamış olan aynaya baktım…
İnsanlar büyüdükçe ya da büyüdükleri zannetikleri zaman çirkinleşiyorlar mıydı ne?
Aynaya bir kez daha dikkatle bakıp onu da tarağın yanına, çöp kutusuna gönderdim…
..........
Kayıt Tarihi : 15.3.2024 20:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!