Çocuktuk,
Çok şey yaşadık.
Ellerimiz kir, pas.
Ağlamaya hazırdı gözlerimiz.
Çoktuk,
Uşak, ölürken şaşkındı Kütahya,
Çok canı yandı Kazdağlarının.
Göğsünden yardılar Dipsiz Gölü,
Siyanürle karışıktı Harşit’te akan kan,
İçi
Biraz umut biraz umutsuzluk,
Biraz neşe, biraz hüzün olur mu insan?
Ve
Birazı dünde
Birazı yarına taşınır mı insan?
Ardımızda bıraktık güneşi.
Gölgesi batıya,
Kendisi gündüz rüyasında yatıya gitti.
Bitti zaman,
Tükendi umutlar.
Her yeni gün,
Goncasında saklıdır gülün,
Sabahın beşinde
Sacın üzerindeki ekmeğin buğusunda,
Toprağın üzerine düşmüş çiğde.
Bana
"Ne kadar yaşar insan" diyorlar.
"umudu" kadar diyorum.
Umudumuz;
İpin, çocukların boynunda değil,
Ey İstanbul,
Ey güzel İstanbul
Kasvetime
Kasvet katıyorsun
İçimi acıtan
Ufak ufak çıkmış
İlk yaprağı karların altından gün ışığına doğru;
Ben buradayım demiş kardelen.
Kardelen doğdu diye sevinmiş gül.
Gülün goncası gülümsemiş.
Karanfil neşeli,
Doğa dostuydu sincap.
Sincap öldü,
Büktü boynunu meşe,
Çam öldü.
Yaralıydı serçe.
Şubatta doğdum ben
Bilirim Gücük ayazını.
Hıçkıra hıçkıra ilk ağlamam değildi,
Ceplerimde bu günler için sakladıklarım da var.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!