Yaşlanan bedenimiz mi
yoksa duygularımız mı?
Eski resimlerimizde
yeni duygular mı bulabileceğiz sandık
bilmiyorum.
Ürkek
Sanmıştım ki
saat 12 yi geçince acılar bitecek,
kurşun
namluda mahsur kalacak
çekilmiş tetiğe inat,
şimdi
Memleket isterim;
gidemediğinde
göremediğinde bir yanın eksik.
dinlediğinde
ömrün
Bir çift kara lastik gibidir ömrümüz,
vardık,
vardı
ve
hala var,
buradalar.
Kirlendik
Ellerimizden daha çok kirlenmiş yüreklerimiz,
taş sünger kıvamında
bakışlarımız nefret kokuyor
dokunuşumuzda şehvet
Çocuk gözlerinde mutluluk ışıltısı olmak,
Umut olmak,
Avuçlarında sımsıkı tuttuğu oyuncağı,
Kanayan dizi,
Kirli pantolonu,
Yırtık cebinden dökülen bilyeleri,
Eski bir çaydanlıkta gizliydi anılar,
İçi neşe, mutluluk, acı, keder ile doluydu.
Yorgundu,
Hayal edilen
ve gerçekleşen arasında
gelgitleri olmuştu.
Babam kadar büyüktü dağlar
Babam kadar engindi denizler
Ovalar kırlar
Dünya evren ve yıldızlar.
Oysa şimdi minnacık geliyor her şey
Benden önce ölme çocuk
Benden önce ölme
Önce beni taşısın o batan sandal
Benim bedenime vursun
Ölüm soğuğuyla deniz
Şehir eskiydi,
Kahpeliği, puştluğu yeni.
Eskiydi şehir,
Eskitemediği acıları yeni.
Ekmek haram
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!