Sana sarılmayı çok isterdim
gözlerine dalıp
minik minik hayaller çıkarmayı,
vurgun yeme pahasına...
Yoksun hayallerimden firar
Sen yoksun, ben dünyalardan yoksun…
öyle bi uçurtma yapacaksın ki;
yaprak bile kımıldamazken
uçsun
ani fırtınalar doğsun,
yağmur yağsın
gökkuşağını doğursun
Üçe kadar sayıp açacağım avuçlarımı,
Mutluysam
kelebekler uçacak
mutsuzsam
yüreğimi göreceksiniz
son kez kan pompalayacak vücuduma…
Çınar ağacı meyve vermez derler
Verdi.
Dayanışma verdi güç verdi
Yetmiş milyonun kardeşliğini,
Araya nifak tohumu eken
Yiyicileri
Eli buz
Yüreği köz olmuş yarim
Bekle.
Döneceğim günü sabırla bekle.
Paranın satınalamayacağı
Birşeyle döneceğim sana.
delikanlı yarası derinde olsa belli etmez,
dişlerini sıkar
güler geçer
ama
yalnız kaldı mı
sahilde kayalıklarda bir dünya kurar,
savaşlarda esir alınırım,
surların dibinde bulurlar
henüz ölmemiş, ölememiş bedenimi.
Sonra kan akar avuçlarımdan,
Yüreğim atmaz
Dudaklarım mosmor
Yoksun
Ve yokluğun
bir çığlık gibi yırtıyor
içimdeki sessizliği.
Geldiğinde
müzikleri ne kadar güzelse,
ne kadar güzelleşirse
o kadar uzaklaşır mı memleket
açılır mı aralar
Elimi sallasam
görebilir mi annem
Geri alınamayacak bir borç gibi verdik seni,
Belki de çıkarken evden
Bu son çıkışın diye biliyordun.
Bu sis bu gaz bu duman
Maskeli canavarların
Parmak uçlarındaki ölüm kadar kirliydi sokak.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!