“Aşığa Bağdat sorulmaz”
Gezer durur kainatı.
Ölür ama kalbi durmaz,
Koşar durur yağız atı.
Bütün renkler beyaz ona,
Aslında,
Bütün ateşi ben yakmıştım
Tenindeki...
Ve ateşe atan kendini,
Yine bendim sevdiğim...
Sen; olmayan bir ağacın
Görmediğim tonda yeşili,
Kayıp şehirde bir evin,
Hiç sönmeyen ışığısın.
Sen; karanlık sokakların
Gelişin...
Sarı toprağın yağmuruydu.
Sonbaharla valsiydi sevdalarımın.
Yokluğunda,
Avucundaki denizlerde,
Şimdi burda değilsin.
Hasırdan iskemleler bomboş...
Yerlerde sigara izmaritleri,
Masada buruşmuş kibrit kutuları
Ve ihtiyar bir kadın kalmış
Geceye meydan okuyan...
Zaman olur,
Masmavidir deniz.
Zaman olur,
Bütün renkler sitemdir...
Çile çekmek riya,
Umut etmek kahır,
Duvarların üstündedir yazılar.
Duvarların ötesini anlatır, harf harf.
Sessiz, karanlık,
Biçare gecelerde baykuşlar öter,
Sıcacık bir yürek donar buzullarda,
Ölüm kokar ölümsüzlüğün anlamı
Şöyle bir akşam üstü,
Hayallerden kurtulup
Yüklensem umutları.
Değil insanlar için,
Tek kendime ağlasam.
Sevdiğimle sararıp,
Derdim sana, derdim sana,
Yük mü benim derdim sana.
Deryalarda balık olsam,
Açabilsem, derdim sana.
Derdim sana, derdim sana,
Öyle sıkı sarılmalıyım ki sana
Kollarımın arasında
Öyle sıkmalıyım ki seni,
Etimden, kanımdan,
kemiğimden geçip,
Girmelisin yüreğime...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!