Akşamlar Ağustos’a gebeydi,
Geceleyin,
Yakamoz ninni söylerken gönlüme,
Tuttuğum ellerindi...
Ve derin...
En derin denizlerde boğulduğum gün,
Seni bir yaz gecesinde,
Ayın on dördüne inat
Parlamandan bilirim.
Yıldızlar parçalanır,
Okyanuslar kabarır aydınlığınca.
Söyle dost!
Hala renklerin en alasını mı
Özlüyorsun...
Yoksa yitip gitti mi sevdiğin,
İstasyondan ayrılan
Mecnun'dan sevdasını,
Çaldım sana getirdim.
Ferhat'ın kazmasını,
Çaldım sana getirdim.
Yunus'tan doymamayı,
Baktığın yer yurdum iken,
Kahpelere çatar oldum.
Sandım ki; her yanım diken,
Düşmanıma batar oldum.
Dünyanın derdine yandım,
Kaf Dağı’nın doruğuna göz diktim.
En verimli toprağına ektim,
En kırmızı güllerini evrenin...
En çok benimdin bence.
Kaf Dağı’nın doruğuna göz diktim
Gözüm gördüğünce...
Bir roman yazdı insan
Her bir kayanın üzerine...
Elleri nasır tuttu,
Gözleri kan bağladı...
Ve efendisi oldu
Işıksız her mağaranın...
Nerdedir o buğulu cam,
Rüyalar ne vakit hayır.
Kolaysa tut martıları,
Sonra bütün kalpleri kır.
Gül kadere, geçmişe,
Kahkaha neymiş göster.
Yalnız bırakın canlarım,
Sular sel oldu taştı.
Yalnız bırakın beni,
Yaşım yüzbini aştı.
Neymiş bu dünya böyle,
Sonbaharın ortasında,
Yaşıyorum günübirlik.
Çilelerin oltasında,
Geziyorum günübirlik.
Hayatımız yokuş çıkmak,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!