Hiç körün gözü oldun mu?
Koluna girip,
geçirdin mi bir körü karşıdan-karşıya?
Yürürken kol-kola,
bir–iki laf ettin mi samimi?
Çok acil işlerin olduğu halde,
gün boyu refakat etmeyi
ona teklif ettin mi?
Yoksa sadece aklından mı geçirdin?
Kimsesizin kimsesi oldun mu hiç?
Dayanılmaz kış gecelerinde,
altında karton,
üstünde şilte,
kuytularda yatan bir kimsesizin,
tutup elinden,
götürdün mü evine?
Karnını doyurup,
dinleyebildin mi hikayesini?
Yeni giysiler alıp,
kış boyu misafir edebildin mi onu?
Yoksa şöyle bir bakıp,
‘’Neme lazım hırlı mı hırsız mı’’ deyip,
geçip gittin mi?
Sonra da,
onları misafir etmeyi aklından geçiren,
yer yüzündeki tek insanmışsın gibi,
bu duygunun Yaratan tarafından
bir tek sana bahşedildiği kuruntusuyla
gurur duydun mu kendinle?
Ya çaresizin çaresi olmayı denedin mi?
Evine bir lokma ekmeği götüremeyen,
işsiz bir babanın ezikliğine,
çaresizliğine tanık oldun mu sen?
Oldunsa,
bırakıp işini-gücünü,
seferber edip tüm dostlarını,
günler,haftalar boyu
onun için iş aradın mı?
Ve bulunca ona kalıcı bir iş,
hissettin mi,
derinlerindeki bir yaranın iyileştiğini?
Biliyor musun,
ne yaralarımız var ilaçların iyileştiremediği
kanar ruhumuzun derinliklerinde?
İstanbul-2015
Lütfi BilirKayıt Tarihi : 23.3.2015 22:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!