Her Şimşek Kendini Yağmura Bırakır

HER ŞİMŞEK KENDİNİ YAĞMURA BIRAKIR
Yorgun argın evine dönen Şehsuvar evine varıp ayaklarını uzatıp sevgili eşinin elinden bir bardak çay içmeyi hayal ederken kapıda eşinin şimşeklerinden yıldırım çarpmışa döner. Kendisini kapının eşiğinde yığılmış bulur. Sürüne sürüne kendisini içeri atar. Şimşek üzerine şimşek. Güç bela ayağa kalkar. Şişek üstüne şimşek… Yere yığılır kalkar…
Güç bela uyur. Şimşekleri ne duyar ne hisseder.
Sabah eşinin şimşekleri ile uyanır. Boğazından giren her lokma ümüğünden eşinin dürtüklediği oklava ile midesine oturur. Midesine oturan her lokma zehir. Aksıramıyor, öksüremiyor…
Kapıdan eşinin şişekleri ile çıkar. Her şimşek bir balyoz..
Şehsuvar’ı bir korku sarar ‘’ Ya akşam ben eve nasıl geri dönerim?’’ Derdini iş yerinde arkadaşına anlatır. Arkadaşı çevrede ün salan filozofa yönlendirir.
Filozof ki ne filozof…. Ne okuyor ne üflüyor. Ne para pul talep ediyor ne Cennet’ten arsa vaat ediyor. Her derde deva.
Şehsuvar filozofa yaşadıklarını anlatır. Anlatırken ter boncuk boncuk… Ağzından her çıkan sözcük bir şimşek. Çarpıldıkça çarpılır. Sanki karşısındaki filozof değil eşi.
Filozof gayet sakin. Gayet sessiz…
Şehsuvar’ın son sözü ‘’ Beni bu durumdan kurtarırsanız siz kurtarırsınız.’’ Filozofun verdiği cevap sıradan mı sıradan. Şehsuvar şaşkın mı şaşkın. Filozof ‘’ Bunca yıllık evliğinizde eşinizi iyi tanımışsınızdır, en kızdığı şeyleri bilirsiniz.’’ Şehsuvar bilmez miyim?’’ Filozof ‘’ O zaman onları tekrarlaya bildiğin kadar tekrarla’’ Şehsuvar ‘’ Aman efendim canıma okur.’’ ‘’Okuyamaz.’’
Filozof ’’ Unutma ki her yağmurdan önce şimşek çakar, her şimşek kendini yağmura bırakır. Siz eşinize şimşek çaktırdıkça o yorulacak, bir müddet sonra ağlamaya başlayacak. İşte, o an siz mendil alıp gözyaşını sileceksiniz. Bak gör her damla gözyaşında nasıl bir tatlı sözcük dökülecek. O tatlı sözcükler şimşeklerin ürünüdür.’’
Şehsuvar filozofun söylediklerini bir bir yapmış. Filozofun dedikleri bir bir çıkmış.