Her şey hazırdı artık. Zorlu geçen iki sene sonrasında artık hiçbir bankaya borcu kalmamıştı. Derinden nefes almanın zamanıydı. Hiç zaman kaybetmeden ilk maaşını alıp bir tatile çıkmalıydı ailesiyle. Eşi ne kadar acele etmeyelim biraz toparlayalım dediyse de dinlememişti. Bu ay maaşı alınca hiçbir yere bir kuruş borç ödemeyeceğim dedi heyecanla. Bu fırsat kaçmaz Filiz anlıyor musun bu fırsat kaçmaz. Arabasının bakımını yaptırdı, muhabbet kuşları Cemreyi akşamdan komşuları Halil beylere emanet etti. Sabah ezanıyla çıkacaklardı yola. Öyle ya öğlenin güneşine kalmanın bir manası yoktu. Sabah ezanla çıkarlarsa öğlen yemeğine otelde olurlardı. Otel için rezerve yaptırırken günü bile belli etmemişti.
Heyecandan uyku girmedi gözüne, yeni aldığı eşofmanlarını ve spor ayakkabılarını giydi daha kimse uyanmadan. Sonra sırayla eşini ve çocuklarını kaldırıp düştüler yola…
Metin bey iki senedir bugünü bekliyordu ve nihayet tatil için yoldalardı artık.
***
Maliye bölümünü tercih etmesinde ön ayak olduğu için kızıp duruyordu abisine. Oysa o liseden beri sınıf öğretmenliği düşünüyordu. Maliye bölümünün dersleri ağırdı, yılsonu sınavları da istediği gibi geçmemişti. Büt için tekrar okula gelmesi gerektiğini ailesine nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Yurt neredeyse boşalmak üzereydi, öğrencilerin çoğu tatil ile memleketlerine gitmişlerdi ve sadece yurt çalışanları ile kendisi gibi henüz parası gelmemiş birkaç öğrenci vardı. Lanet telefon bir türlü çalmıyordu, abisi bir türlü aramıyordu. Oysa iki gün geçmişti abisinden harçlık sözü alalı.
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız
Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız
O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız
Bin çeşit hikaye bin çeşit henüz söylenmemiş cümleler cam kırıklıklarının içinde kalıyor yollara savruluyor kan oluyor her bir yanı.. Onlarca feryat,onlarca acı,yarım kalmış özlemler.. benzerlerini ne çok okuyup geçiştiriyoruz ta ki içimizden biri olana kadar.. Böyle bir acıyı bizzat yaşayan biri olarak şu anki hislerimi anlatmama olanak yok..Yıllar öncesine ait bir sahneyi an be an yaşattın bana.. dilerim dostlar yaşamaz..
kalemine sağlık Mustafa kardeşim. Yüreğin dert görmesin.. Sevgilerimle..
Hayatta ne zaman ne olacak bilinmez- ihmaller - yalnışlıklar- kazalar afetler olmazsa insan ölmez mi acaba- yada hastalıklar- yada her insanın tahminen aynı yaşlara gelipte mı ölür- normal ölüm bu mu- yada normal ölüm diye bir şey var mı- kadere ne diyeceğiz- kader mi- olup bitenler sadce sebep mi- bir tek şey doğru hemde çok doğru- ÖLÜMÜN YAŞI YOK- ölenlere rahmet dilerken- bu acıklı öyküyü bize ulaştıran anlatan kaleme teşekkürler kutlarım..
sevgili kardeşim ne yazık ki acı bir ülke gerçeğini dile getirmişsiniz bu yazınızda bayramların sevinç yerine üzüntü verdiği ailelerin trafikkazalarında duyguüu acıları yenidenyaşar gibi oldum
takdir allahtan ekbette amma tedbirde kuldan tedbir almak aklına gelmeyen sathoş kafalar uykusuz gözker dalgın gönüller raç kullanırsa bu ölğmler kaçınılmaz oluyor ne yazıkki kutlarım
Sayın Mustafa Çelebi Çetinkaya Bey,
Yazınızı okuyorken gözlerimin önünden 'Memleketimden Manzaralar' geçti. Kurban bayramı kutladık 127 kurban verdik. Bir işgününde iş kazlarından 4 can kurban veriyoruz. Durmadan veriyoruz. Neden! Binlerce bilim adamı, binlerce düşünür, binlerce uzman sorunun yanıtını arayadursunlar. Trafik cezalarını durmadan artırmak, alkolü yasaklamak, araç kullanırken kemer takmayı zorunlu kılmak, yollarda trafik kontrolünü her geçen gün daha da artırmak çözüm getirmiyorsa, bunun önemli bir nedeni olsa gerekir!!!
1- Durmadan karayolları taşımacılığına önem vermek ve durmadan ikinci el ve hatta hurdadan derlenip toparlanmış araçların trafikte kullanılmasına bazı koşullar getirmek.
2- İsviçrenin Lozan kentinde ve dünyanın bazı önemli merkezlerinde olduğu gibi, kent içine bir todan fazla araçların girişine izin vermemek.
3- Büyük ölçekli araçların seyredeceği yolları kesin şekilde belirlemek ve onların dışında seyretmelerini kesinlikle yasaklamak. Bu işlemi yapanların araçlarına el koymak.Onların faaliyetlerini kesinlikle sona erdirmek. ( Ölüm bahasına özgürlük olamaz! Özgürlükler, insanları öldürmek için değil, yaşatnmakı için vardır.)
4- Zorunlu ve büyük ölçekli bir taşımacılık yapılacaksa bunun zamanını mutlaka gece saatleriğne uyarlamak ve hız limitini 50 Km'ye kadar indirerek bunun dışına çıkanları, yeniden bu işle iştigal etmeyecekleri ölçekte men etmek.
Evet, düzenli, severek okunan, güzel bir Türkçe'yle yazılmış yazınızı okuyorken aklımdan geçen en büyük düşünce, 'ülkemin yönetsel politikaları için nasıl üretken olabilirim?' sorusuydu. Sorun tüm yurttaşları derinden ilgilendiren bir sorundur. Örneğin Bayram günleri için 'bu bizim geleneğimizdir' gerekçesiyle yollara dökülmenin bir anlamı yuoktur ve yoğun tarafik kazaları dikkate alınarak bu gelenek pekala kaldırılabilir ve ulaşım demir,deniz ve hava yollarıyla yapılır, tüm kara yolları ( şehir içi yollar hariç) zorunlu araçların dışında trafiğe kapalı tutulmalıdır. 76 milyonluk ülkemizde 9 gün bayram tatili yapmak, sadece bu ülkeyi yönetememek olarak algılanmalıdır.Ayrıca 76 milyon insanın 30-40 milyonunun yollara dökülmesinin de hiç bir anlamı olmadığı gibi, bu durum dünyanın başka bir ülkesine olmayan düşündürücü bir gelenektir ve saçmadır.
Bu konuda anlatılması gereken konular çok çok uzun olduğu için ben sözlerimi noktalamak istiyorum. Paylaşımınız için teşekkür ederim....+...+
Gece saat 11,30 sıraları Japon turist kafilesi otele giriş yapıp, kafile başkanının oda dağılımı yapması ve ön bilgi konuşmasından sonra kafile odalarına çekildi.
Otelin İstanbul boğazını gören deniz manzaralı odalarından birine yerleşen yaşlı çift, heyecan ve sevinçle pencereden denizi ve İstanbul'un ışıklı gece görüntüsüne hayran kalmışlardı. Bavullarını açıp elbiselerini yerleştirdikten sonra küveti doldurun beyi banyoya girip uzunca bir süre küvet keyfinden sonra duşunu alıp banyodan çıkarken, küveti yeniden doldurarak eşi için hazırladı. Yatağına gelip uzandı. Uzun bir uçuş ve banyonun vermiş olduğu rehavetle uykusu geldi ve uyudu.
Saat 01,30 u gösterdiği sıralar uyandığında eşini yatakta göremeyince, yatağından kalkarak banyoya gitti. Eşinin banyoda hareketsiz halini görüp, uyumuştur düşüncesiyle uyandırmaya çalışmış sa da bir türlü başaramamış, paniğe kapılarak koşarak resepsiyona haber verip durumu anlatmış eşini uyandıramadığını söyleyerek yardım istemişti. Odaya çıkıldığında bayanın x olduğu görülüp 112 ye ve polise durum bildirip gerekli tahkikat ve ifadelerden sonra bayanın naaşı otopsi için adlı tıpa götürüldü.
Seksenli yaşın üzerinde olan beyini lobide teselli etme çabaları içindeyken; Ölüm bir şey değil, zaten bizlerin yaşı bayağı ilerlemişti, eşimin öldüğüne elbette üzülüyorum ama en çok üzüldüğüm konu'' İlk evlendiğimiz günden bu güne kadar eşim hep İstanbul hayaliyle yanıp tutuşurdu, İstanbul aşığıydı atmış yıl bu günü bekledi. Ona yanarım ki buralara kadar geldik eşim İstanbul'u gezip göremeden öldü''...
Gözlerimdeki akan yaşlara hakim olamamıştım. Halende her aklıma geldiğinde gözlerim yaşarır...
Mustafa Kardeşim kimi bir anlık zevki için nicelerinin canına kasteder, nice canları çalar, kimide ölüm alınmamış nice muratları yarıda koyar. Her ölüm erkendir ve herkeste ölecek yaştadır...( Bu yaşanmış bir anıdır.)
Güzel çalışmanı tüm kalbimle Kutluyorum. HARİKAYDI... Selam ve Saygımla...++
Evet Mustafa Kardeşim.Hayattan, keskin ve kesin olan,başa gelebilecek canlı bir öykü okudum.Emeğine sağlık.
“HER İNSAN ÖLECEK YAŞTADIR”
Ve Ölüm hayat için plan yapan bu insanları alkolü bir şoförün katliam gibi sebep olduğu bir kazada bir araya getirmişti.
Sonların tatlı ve sevinçli olması dileklerimle... Bir de içkili araç kullanma olmasa yaşam daha güzel olacak! Yazan gönül sağ olsun... 10 puan +ant. Sabırla ve metanetle...
Biz İnsanlar Ecelle Sözlü Ölümle Nişanlıyız..
Tesadüfen Doğduk ama Yaşamak Zorundayız.. Değil midir sonumuz bir avuç toprak ölümden yana korkum yok tek korkum Unutulmak...Satırları anımsattı.. Değerli abim Ben çok beğendim gerçekten yolunuz açık, Satırlarınız daim olsun....
Çaresiz anlarda hayatımızı değiştirecek değişimlerle karşılaşmamız ona inanıp,yürekten bağlanmakla kendimizde o zamana kadar ,var olduğunu bile bilmediğimiz ve keşfettiğimizde, önce kendimiz sonra diğer insanlar için iyi değerlendirilebilecek bir şeyi keşfetmişizdir...
İllaki çaresiz anlar mı olmalı insan hayatında bir takım değişimler yaşamak için ya da bir nevi; bin nasihattense yediğimiz bir darbe bir yıkım bizim bir durup düşünmemizi bir şeyleri değiştirmemizi sağlar.
Sanırım benim için genelde yıkımlar durup düşünmemi sağlamıştır.Her şey iyi giderken gerçekler tüm çıplaklığıyla görünmeyebiliyor..
Ben bu hikayeye farklı bir açıdan yaklaştım ,öyle olmasını istedim çünkü..Ölmeden ölmeyi bilmek gerekti bir çok zaman ,ve ölümü ; yorgunluklarıma bir virgül atıp,dinlenme molası olarak betimledim öyküde..
Gerçekle ,hayali harmanlayan nasihatvâri bir öykü duruyordu gözümün önünde,sadece bir hikaye olarak yaklaşamazdım,tek gerçeğimiz olan ölüme..
Ölümden öte köy yoktu çünkü...
Şiirlerin gibi ,öykülerin de okunası arkadaşım ,kalemin hep yazsın...
Sevgim ile...
Mustafa Çelebi Çetinkaya tarafından yazılan - Her İnsan ÖLECEK Yaştadır... başlıklı şiir sizce nasıl? (10 üzerinden puan verin YÜREKTEN KUTLARIM
Bu şiir ile ilgili 31 tane yorum bulunmakta