Ben yirmili yaşlarda,
Hayata gülerek bakan, dünyaya güvenen bir genç kızdım.
Saçlarımda rüzgârın kokusu,
Kalbimde rengârenk bir bahar vardı.
Aşkın kötülüğünü bilmezdim,
İnsanların bu kadar kolay yalan söyleyebileceğini de…
Sonra sen çıktın karşıma.
Aşkın büyüsünü gözlerime sürdün,
Sözlerinle geleceğimi boyadın.
“Bir gün evleneceğiz” dedin,
“Sen benim kaderimsin” dedin…
Ben saf bir kalple inandım.
İnandım, çünkü kimse
Bir kadının hayallerini böyle acımasızca çalamaz sanırdım.
Ve bir gün…
Beni evine çağırdın.
Annenle tanıştım.
Kadıncağız beni görünce yüzünde bir ferahlık belirdi
Sanki oğlunun yanında yıllardır böyle bir huzur görmemiş gibi
Sıcacık bir gülümsemeyle karşıladı beni.
Çaylar konuldu, sohbetler edildi,
Evin sıcaklığı içimde yeni bir umut yaktı.
Sen, “Yakında nişanlanmayı düşünüyoruz” dediğinde
Benim yüzüm kızardı,
Annenin gözleri ise dolu dolu parladı.
“Ne zaman düşünüyorsunuz?” diye sordu,
Sen de “Yazdan önce olsun istiyoruz” dedin.
O da başını sallayıp “Allah tamamına erdirsin” dedi.
O an, içimden “Bu aileye ait olacağım” diye geçirdim.
Ne bilirdim ki,
O gülümsemenin altında başka bir fırtına saklanıyormuş…
Ve gün geldi…
Ayrılma konuşması yapma bahanesiyle beni bir köşeye çağırdın.
Elin titriyordu, gözlerin kaçıyordu benden.
“Ben… annemle konuştum” dedin.
“Annem seni çok seviyor ama…”
Cümlenin ama ile başlayan yerinin bir insanın içini nasıl öldürdüğünü
O gün öğrendim.
“...seni Kürt olduğun için istemiyor.”
Dünya o an ayaklarımın altından çekildi.
Sanki içime buz gibi bir su döküldü.
Sanki bütün rengârenk baharlarım
Tek bir cümlede kurudu.
Ben sadece seni sevmiştim.
Sen ise beni değil,
Bir kelimenin ağırlığına teslim etmiştin
O an, bizim için konuştuğumuz nişan tarihleri,
Annenin yüzündeki o sıcak gülümseme,
Geleceğe dair kurduğum her şey
Bir anda yok oldu.
Ve sonra sen bir sabah ortadan yok oldun.
Ne bir açıklama, ne bir veda…
Sanki benim hayatımdan değil de
Yoldan geçen birini silmiş gibi gittin.
Ben seni merak ederken,
Sen başkasının parmağına yüzük takıyormuşsun meğer.
Bunu bana söyleyen bile sen olmadın.
En yakın arkadaşım getirdi o zarfı,
Titreyen elleriyle önüme koydu
“Bak” dedi, “bunu bilmen gerek”
Zarfı açtığım an
Kalbimin içi çığlık çığlığa koptu.
Dünyam karardı, nefesim bitti.
Senin adın…
Ve bir başkasının adı yan yana.
Benimle kurduğun hayallerin
Onunla gerçeğe dönüşeceğini söyleyen o buz gibi cümleler…
O an anladım
Benim aşkla beklediğim adam,
Başka bir kadına “evet” diyecekmiş.
Sen beni değil,
Benim umutlarımı bırakmışsın geride.
Eve dönerken ayaklarımı hissetmedim.
Her köşe başında bir hayalim öldü.
Bir haftam sessizlikle geçti,
Yemek yiyemedim, konuşamadım, gülemedim…
Aynaya baktığımda gözlerimdeki ışığın
Nasıl söndüğünü izledim.
Senin bir cümlenle çöktü bütün geleceğim.
Ve içimde bir yara açıldı,
Kapatması yıllar sürecek…
Kendime her gece sordum
“Ben neydim senin için”
Cevap yoktu.
Çünkü cevabı çok acıydı
Hiçbir şey.
Bir kadının gençliğini çalmak,
Gülüşünü söndürmek,
Gelecek hayallerini yıkmak…
Bu sadece kalp kırmak değildir.
Bu, insanın ruhunu paramparça etmektir.
Sevmiyorsan,
Bir kadına hayal kurdurmaya hakkın yoktu.
Bir gelecek vaat edip gölgesinde sırra karışmaya da…
Ama sen yaptın.
Ve ben bu acının bedelini aylarca, yıllarca ödedim.
Bugün dua ederken adını anmıyorum.
Ama kalbimin en derin yerinde gizli bir söz var
Hakkım sana helal değil.
Benim gözyaşlarım,
Sabahlara kadar süren sessiz çığlıklarım,
Gençliğimin çöpe atılan yılları…
Hepsi sende kaldı.
Bu dünyanın adaleti olmasa bile,
Allah’ın adaleti var.
Derler ki,
“İnsan, yaşattığını yaşamadan ölmezmiş”
Bana yaşattığın o yalnızlığı,
O yok oluşu,
O içten içe çöküşü
Bir gün sen de anlayacaksın.
Bu benim intikamım değil,
Bu, Allah’ın adaletidir.
Zaman geçti…
Belki toparlandım, belki yürümeyi öğrendim yeniden.
Ama o saf genç kız yok artık.
Masumiyeti senin yalanlarına kurban gitti.
Şimdi biliyorum
Eğer bir insanı gerçekten sevmiyorsanız,
Ona hayal kurdurmayın.
Taşıyamayacağınız bir geleceği vaat etmeyin.
Bir ömrü çalmayın.
Bir kadın,
En çok sevdiği hayaller yıkıldığında ölür içinden,
Ama kimse bunu göremez.
Geriye dönüp baktığımda
Sadece bir şey görüyorum
Beni sevmemişsin.
Sevseydin yarım bırakmazdın.
Ve şimdi içimden geçen tek cümleyi saklamıyorum
Ben seni hak ettiğin için değil,
Ben temiz kalpli olduğum için sevdim.
Ama sen beni, sadece kolay kandırıldığım için kullandın.
Bunu bil.
Benimle kurduğun o sahte gelecek,
Bir gün senin karşına gerçek bir hesap olarak çıkacak.
Çünkü Allah adildir.
Ve ben her gözyaşımda şunu söyledim
“Allah’ım, kimsenin yaptığını yanında bırakma”
Gülüşümü çaldın,
Hayallerimi çaldın,
Gençliğimi kendine hediye sandın.
Ama bil ki
Hakkım sana helal değil.
Etmiyorum, etmeyeceğim, etmem.
Bir gün sen de birinin kalbine umut bırakıp gidersen,
Bir gün sen de güvendiğin biri tarafından yüzüstü kalırsan,
Bir gün sen de kendi nefesinle boğulacak kadar yalnız hissedersen…
İşte o gün anlayacaksın,
Benim bugün ne yaşadığımı.
Ve o gün geldiğinde,
Ben artık sana değil,
Kendime şunu söyleyeceğim
“Bak gördün mü?
İnsan, yaşattığını yaşamadan ölmezmiş”
Son sözüm de bu olsun
Ben toparlanırım,
Ben yeniden kurarım kendimi.
Ama sen?
Sen benim gençliğimi çalan adam olarak kalacaksın.
Ve hiçbir şey o lekeyi silemeyecek.
“Sevmeye niyeti olmayanların kurduğu hayaller,
en çok yüreği gerçekten atanları öldürür”
HELAL BİR AŞKA, HARAM BİR SON…
Erkan TankutKayıt Tarihi : 22.12.2025 19:34:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
DUYGUSALPOST :Rabia için yazdığım şiir Erkan Tankut kaleminden...




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!