Yirmi bir ağustos kara günümüz
Bulun bebebeğimi içim yanıyor
Ne gecemiz belli ne gündüzümüz
Bulun Narin’imi içim yanıyor.
Kara gözlerine kurban olduğum
Neredesin söyle neredesin sen?
O melek yüzüne hasret kaldığım
Nasıl özlüyorum bir görebilsen.
1970’li yıllardı. 13-14 yaşlarında 12 çocuklu bir ailenin en küçük oğluydum. Bir dağ köyünde çocuk olmak, her şeyden önce çocukluk hayatını gönlünce yaşayamamak demektir. Çocukluk hayatın ya öküz ya da oğlak gütmekle geçer. Çünkü köy demek iş demektir. Köy yerinde ekmezsen ve dikmezsen olmaz; keçi, koyun, öküz, inek tutmazsan olmaz. Bu sebepten çocuk olarak yedi yaşına geldiysen artık bir işin ucundan sen de tutmak zorundasın demektir.
Köyde o yıllarda mayıs bir olunca okullar tatile girer ve yaz tatili başlardı. Benim de hisseme genellikle oğlak gütmek düşerdi. Bir gün akşam oğlak gütmekten eve geldim. Rahmetli babam oğlum “Hayrullah” diye seslendi. “Buyur baba” diyerek yanına vardım. Bana “Oğlum, bizim Delik taşa domuz iniyormuş, bu gece köpeği de al ekin beklemeye git” dedi. Hiç düşünmeden “Tamam baba” dedim. Ardından alelacele rahmetli anamın pişirdiği alaca sıcak pilavla karnımı doyurup yanımda Karabaş köpeğim olduğu halde akşam vakti yollara düştüm. Tarlamız 4 km uzaklıkta ormanın eteğinde bir yamaç yerdi. Köpeğimle tarlaya varınca ilk işim bir ağacın dibini ellerimle yatacağım yerin taş ve çalılarını temizlemek oldu. Uykum gelince öylece kıvrılıp yatıp uyuyakaldım.
Bir zaman sonra Karabaş’ın havlamasıyla uyandım. Ekine domuzlar gelmişti. Ancak karanlıkta domuzları göremiyor, sadece domuzların ayak seslerini işitiyordum. Karabaş durmadan havlıyordu. Ben de yanıma aldığım boş tenekeye bir sopayla vurup ‘hohoho, hahaha’ diye garip sesler çıkartarak domuzları korkutup kovmaya çalışıyordum. Günlerim böyle gelip geçiyordu. Çocuktum amma korkmuyordum. Çünkü yanımda Karabaş’ım vardı. O benim kahramanımdı ve o yanımda olunca hiç korku aklıma gelmiyordu.
Bir garip yolcuyum gurbet ellerde
Halimden anlayan kul bulamadım
Mecnun gibi kaldım sanki çöllerde
Aradım çıkacak yol bulamadım .
Dünyada yaşamın en güzel yolu
El ele vererek dostça yaşamak
Geçsin günlerimiz hep dolu dolu
İnsanca yaşamak ilkemiz olsun
Sen gideli sorma halim nicedir
Uzanacak elimdin sen bir tanem
Adın dudağımda hece hecedir
Konuşacak dilimdin sen bir tanem.
Etimesgut ovasının sisinden
Ah çeker ağlarım her gün yasımdan
Bıktım çavuşların düdük sesinden
Bitmez bu askerlik canım sevdiğim.
Haftalardır sesin çıkmaz güzelim
Yetsin artık bunca hasret çektiğim
Bu beden bu yükü çekmez güzelim
Bitsin artık bunca hasret çektiğim.
Koru gözet darda zorda kalmışı
Muradım insanlık ölmesin emmi
Bırak gitsin gözü dönmüş berduşu
Aramızda yeri olmasın emmi .
Gururlanma ey gafil dünya sana da kalmaz
Ne yaparsan kendine bize insanlık lazım
Kimseye faydan yoksa kılarım dersen namaz
Bu insanlık olamaz bize insanlık lazım.
Şiir HAYRULLAH DEĞERLİ (Kul Hayrullah) üstâdıma ithâfen yazılmıştır.
Kendisine sağlık, mutluluk ve huzur dolu hayırlı ömürler diliyorum.
ALLAH'A HAYIRLI KUL SEN OLASIN HAYRULLAH
Aleykümselam sana değerli dost Hayrullah
İşini rast getirsin makamı Yüce Allah
Ne eşi ne benze ...
DOSTTAN DOSTA BEYİTLER
Aşağıdaki beyitler soy ismi gibi değerli HAYRULLAH DEĞERLİ (Kul Hayrullah) üstâdıma ithâfen yazılmıştır.
Kendisine sağlık, mutluluk ve huzur dolu hayırlı ömürler diliyorum.
D/OKUR MUSUN
Mutluluğun resmini halıya dokur musun
Hasretinden ölürsem fati ...
DOSTTAN DOSTA BEYİTLER
Aşağıdaki beyitler soy ismi gibi değerli HAYRULLAH DEĞERLİ (Kul Hayrullah) üstâdıma ithâfen yazılmıştır.
Kendisine sağlık, mutluluk ve huzur dolu hayırlı ömürler diliyorum.
D/OKUR MUSUN
Mutluluğun resmini halıya dokur musun
Hasretinden ölürsem fati ...