Sırda Gerçek
Derler ilahi sırlarla kurulmuş bu yalan dünya,
Kimler gelmiş, kimler geçmiş, yaşamlar sanki bir rüya.
Resuller, nebiler, eren, ermiş embiya, evliya
Vahdeti vücut olmuş ruhlarında ahretle dünya,
-
** Yıllar Sonra Rastladım Ona **
Yıllar sonra;
Yağmurlu bir akşamüstüydü;
Ona rastladığımda…
Heyecanlandım,
Şaşırdım,
Yine kınalamış, yar elin ayağın,
Ne dedim de küsmüş, gelmiyor sevdiğim,
Dertlerim bölük, bölük, sinem yaralı,
Şu hasta halimi, sormaz niye, sevdiğim.
Sen seni bil de, ölç, tart, hele kendini;
Kerbela’nın tarihinde,
Bela vardır Hüseyin’e,
Her yıl matem geldiğinde,
Yanar içim su, su diye.
Kerbela’nın yapıları,
Bu deli gönlümde ne yaralar açtın,
Sen, sen aşkımızı yarıda bıraktın.
Unutacağım, seni sevmeyeceğim,
Seveceğim yeniden, sana inadım.
Dinecek içerimde, aşkımın acısı,
Upuzun, karanlık bir, meçhul yolun yolcusu,
Dıştan tebessümlü, içtense, dert hüzün dolu,
Özenme ve saflığın acı, kapkara sonu,
Örnek; hayat k… gösteriyor bunu.
Mutlu bir aile görünce, gözleri dolan,
“BEN DÜNYAYA DARGINIM”
Dünya bana, ben dünyaya dargınım,
Ömrümü yedi, bu dünya sanırım.
Büktü belim, kıra çevirdi saçım,
Dünya bana ben dünyaya dargınım.
*
İnsan-ı gönüller de, sevgi,
Diller de tatsın bil ki;
Lal ağızdan yükselen melodisin,
Emsiz yüreklerin merhemi,
Karanlık umutlar da, gözlenen,beklentisin
Adaklar da arzulanan, umut ışığısın,
Açtın gönlümü Ummanlara,
Deryalarda dolaşan sandal misali,
Sen deryasın, bende bir balık,
Bir aşkın; olmazsa olmaz,
Parçaları gibiyiz...
Doğanın, tabiatın kanunu buna tanık.
Kireçle boyamışlar, kerpiçle duvar, çamurla sıva yapmışlar.
Üstüne ağaç örtmüşler, içine hasır ile kilim sermişler,
Çoraptan iç çamaşırına giysilerine yama vurmuşlar,
Günlerini; ya ayranla ile ya da soğan ekmekle akşamlarlar.
Bir yandan mala, davara, bir yandan toprağına, koşar olmuşlar,
Nimetlerini görememiş, lal, sağır misali cahil kalmışlar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!