kırmızı puantiyeli bir yalnızlık
saçak kenarlarında ağlak çörtenler...
gün kırılır yüzümde
dudağımda üç okka aynalı tebessüm
yabancı bir sofadan geçer gibi umarsız adımlarım
anlık sevinçlere, anlık nefeslere gark eden
pencere aralığından sızan gün ışığı...
sonra...
sonrası yine derinlik
yine sesimin yankısında vurulup düştüğüm uçurumlar
ayaklarına dolandığım saçaklı karanlık
dilimin kıyısında mercan gözlü ağıtlar
sonrasında lâl kesilen
uzun kısa vakitler
aklımın güncesinde saklı dipnotlar
uzun uzadıya yollar, sarmaş dolaş gökyüzüne selam duran dağlar
bozkırın eteklerinde, gençlik eskiten küçük kasabalar
bir yüzü eski, bir yüzü yeni...
bir yüzü melek öteki yüzü şeytan şehirler
köhnemiş sokakların baldırlarına tutunan sahipsiz kediler
yaşayan ölüler mezarlığında açan süsenler...
tanıdığım tanımadığım, tanıyamadığım oval, yuvarlak, kare, uzun yüzler...
iz bırakmayan eften püften dostluklar...
masal kahramanlarımı, yere seren hikayeler
annemin ekmek tutan ellerini özlediğim yıllar
yastığımla dost bi dünya... göz- ırmaklarım
yanaklarımın kuytusunda çimlenen
güz sarısı sessizliğim...
düşlerimde...
büyüyen ölen çocuk
yüksek bir tepede erik ağacı...
şöyle alımlı çalımlı her dem yemyeşil dallarıyla
rüzgârda sonsuzluğa ırgalanan ruhum
babamın nasır tutan elleri...
özlemek...özlemek...yine özlemek
her gece gözlerimden taşınan gökyüzü
ve kirpiklerimden tutunan mavi kanatlı serçeler
yenik düşen bir tarafımdan boynuma asılan sızılar
velût acılar...
// buradayım...hâlâ burada
yanı başınızda...
15/06/12
-hayatıniçindeyimhâlâölmedim-
Kayıt Tarihi : 25.10.2013 02:08:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!