Hayat çalkalandıkça, sanat kendini dalga ...

Mehmet Halil
1192

ŞİİR


6

TAKİPÇİ

‘’Emeğin sanatı’’ olabilmek iddiası bile, ciddi bir sorumluluk yüklenmek. Böyle bir adım atmak ve bunu yıllardır sürdürebilmek de takdire şayan… Başta Ali Ziya Çamur olmak üzere katkısı olanları yürekten kutluyorum. Edebiyat ve sanatla ilgilenmeye çok geç başladığım için kendim izleyici olarak ve hobi olarak bunu sürdürmeye çalışıyorum. Daha genç yaşlarda sanat ve edebiyat seçenler ve daha fazla akademik olarak işin içinde olanlar varken fazla söz hakkını kendimde bulmadım. Ancak bazen öyle durumlar oluyor ki insan patlamadan duramıyor.
Buna girmeden önce sanat ve estetik konusunda ne anladığımı kısaca özetleyip eleştiriye geçmek istiyorum. Eleştiri deyince herkes kendi doğrusunu söyler, bende doğal olarak kendi doğrularımı söyleyeceğim… Hangimizin söyledikleri kendi doğrularımız, tabi ki bu da tartışmalı. Hepimiz edinilmiş bilgilerle buradayız. Kendi olabilmiş ve kendi fikirleri ile burada bulunan var mı pek emin değilim.
İnsanlar bir iş yaparken, neyi ne için yaptığını bilmeli. Hedef belli olunca, seçilen yol da ona göre olur.
Kimimiz gerçek üstü yaşam hayalleri ile büyüdük, kimimiz gerçek hayatın içinde hayal bile kuramadan büyüdük. İş böyle olunca, kimimiz hayallerin peşinde koşuyor kimimiz de gerçekleri yaşanır bir hale sokabilmenin peşinde koşuyor.
Daha çocukluğumuzdan beri zihnimiz, aileden başlayarak egemen güçlerin zihinleriyle besleniyor. Bu emanet zihinle edebiyat ve sanat yapmaya kalkınca ayaklarımız birbirine dolanıyor. Kendimize bu alanda kimlik edinmeye çalışıyoruz, ama, o kimliğe uyup uymadığımızı ölçen bir terazi yok. Hedef kitlemizi de terazi olarak kabul edemiyoruz… Edemiyoruz, çünkü emanet zihinlerle sanat yapmaya çalışıyoruz. Sanat ve edebiyatı, elit insanların, üstün insanların uğraşı olarak zihnimize oturtmuşuz. Bu zihinle tepeden bakarak bu işe dalmışız. Öyle olunca da bizi anlamayanlara kızıyoruz.
Hani ‘sanat, edebiyat ezberleri bozmak için’di. Sözle benimseme ve onu içselleştirmek aynı şey olmuyor işte…
‘’Emeğin sanatı’’ diyoruz ama sözle savunmuş oluyoruz. Nazım Hikmet bayrağımız ama o bayrak altında militarizm, ırkçılık, dincilik, itaatkarlık gibi tabuları da savunan sanatçılardan kendimizi kurtaramıyoruz. CHE bayrağımız ama aynı hastalıklar eksik olmuyor… Bunlardan ne anlıyoruz? Bilinenin, ‘’bilinmeyen arka yüzü’’ne değinen, tartışan, eleştiren yok. İrdelemek, tartışmak korku veriyor sanatçılara, ‘’aman kimseyi kaybetmeyelim! ’’ Böylece niteliksiz bir toplum örmeye çalışıyoruz. Sağlam temel olmayınca da, sanat adına hatta ‘’emeğin sanatı’’ adına 5-10 kişi bir araya gelip, bölünerek çoğalmış oluyoruz.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta