1957 yılında Erzurum’da doğdu. İlk ve Ortaokulu Erzurum’da Liseyi 1990 yılında 33 yaşında Manisa’da bitirdi. Açık Öğretim Fakültesi Muhasebe bölümünden 2003 yılında mezun oldu...
1979-1983 yılları arasında Soma Termik Santralının yapımında işçi olarak çalıştı. Şubat 1983 ten beri çalıştığı Soma Vergi Dairesinden Temmuz-2004 te emekli oldu.
Evli iki çocuk babasıdır.
Şiir denen deryayla 1971 yılında Edebiyat Öğretmeninin etkisinde kalarak tanıştı. Şiiri ve edebiyatı o kadar sevdi ki, kendine bunları sevdiren insanın adını oğlu ...
Elveda sevgiye,
Lambanın titrek ışığında,
Var olan şiire elveda…
Elveda bana tutulan ışığa,
Durmadan O’nu arayan ve
Arzulayan gönüle elveda…
Hani dağ başlarında beraber olacaktık? ...
Hani mor çiçekler mutluluğumuzun sembolüydü? ...
Hani ağaç gövdelerinden ismimiz silinmeyecekti? ...
Hani kuşlar yalnız bizim için ötecekti? ...
Hani tamburlar bir daha hüzzam çalmayacaktı? ...
Hani Palandöken daha heybetli,
Bomboştu kaldırımlar...
Bomboştu lisenin önü...
Bazan bir arabadan korna sesleri geliyordu,
Kaldırımlarda yitirmiştim günü,
Erzurum Caddelerine karla karışık yağmur yağıyordu...
Sıradan alışkanlıklarımız vardı
Hal hatır sormak gibi...
Havadan sudan konuşmak gibi...
Dostluklarımız,arkadaşlıklarımız,
Şu halime bak,,
İkide bir seninle karşılaşıyorum…
İnan sevdiğimden çok,
Rüyalarımda mısralarınla savaşıyorum.
Yılmaz ŞAFAK'a
Hiç sormayın halimi içim dışım dert oldu,
Dertliler meyhanesi benim durağım oldu…
Benimle yaşayacak son çiçeğimde soldu,
Dertliler meyhanesi benim durağım oldu…
Bahar güzel olur yayla başında,
Orada insanın gözleri güler…
Huzur duyulur dağı-taşında,
Gözleri ağlasa,yüzleri güler…
Yüreğim seccaden kadar olsaydı
Babacığım...
Sabrım kuka tesbihin kadar...
Dilinden düşürmediğin
Yunus'u,Niyazi Mısri'yi
Çocuk...Dünyanın en saf,en masum,en dürüst,en içten,en güzel yaratığı...O küçücük gönlünde okyanusları barındıran bir çağlayansın sen...Sen yatağına sığmayan nehirsin çocuk...
Yalanı biz öğrettik sana. Biz öğrettik sana güvensizliği... Kaleme aldığımız güzel şeyleri kağıtlarda bıraktık. Yaşama geçiremedik. Bir azgın nehir örneği vurmayı,kırmayı,yıkmayı savaşı öğrettik. Tepemizde barış güvercinlerinin uçuştuğu bir ortamda oyuncak silahlar verdik eline...Taramalı verdik,toplu verdik,barabellum verdik...Bilim kurgularla seni barıştan soğuttuk,savaşa özendirdik...
Okula başlattık sonra seni,hiç hazırlıksız...Ne için okuman gerektiğini bile anlatamadık...O körpe beynine akıl almaz şeyleri yerleştirdik. Resime yetenekliysen müzikci yaptık...Müziğe yetenekliysen ziraatçı... Lisede de hiç kimse seni düşünmedi çocuk...Başarıyı hep notta aradık. Hep birileriyle mukayese ettik seni...Hep birilerinin önünde ol istedik... Ama sen farklıydın. Biz bunun farkına varamadık...Üniversite sınavına gönderdik sonra seni...Hukuk istedin,filoloji çıktı karşına. Güzel sanatları istedin,veteriner hekimliği...Bütün büyüklerin birlik olduk; okumadan yazmadan diploma alabilmen için,okuma dan yazma dan nefret etmen için elimizden gelen her türlü gayreti gösterdik...Şimdi de senden şikayet ediyoruz çocuk...Kitap okumuyor.,gazete okumuyor,dergi okumuyor diyoruz...
Bir dünya çıkmıştı kalemimizden hani? ..
Güneş ne mızrak boyu kalkardı,
Ne tabanca,ne tüfek boyu...
Hürriyet boyu sınırsız doğardı güneş,
Batacağa yakında sararmazdı,
Kızarır,kızarır,kızarırdı keyfince...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!