Hastayım Şiiri - Metin Başol

Metin Başol
177

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Hastayım

Hastayım,
Hastayım ben, çok hastayım,
Biliyor musun, sana hastayım.
Aşkta bir acemi çocuğum,
Sözde, şiirde ustayım
Kremalı, meyveli pastayım.
Sensizim, bak, yastayım.

Paslı bir jiletle kestim bileğimi,
Sormadan kendime son dileğimi.
Gelen bir daha gitmezmiş gibi,
Hasta olduğum yetmezmiş gibi,
Polis heryerde beni arıyormuş,
İntihara tam teşebbüsten suçluyormuş.

Kanamalı, ağır hastayım şimdi,
Ama çok korkuyorum şimdi.
'Ya pastan 'tetenos' olursam' diye.
“Ya 'tetonos'tan ölürsem' diye,
Paslı paslı kanıyorum,
Acı acı sızlıyorum
Ama üzülme sakın arkamdan,
Bir el salla yeter, arkamdan.

Son yoldayım, dönülmez bir yoldur bu
Dökersen kabrime bir kova serin su
Arada düşerse geçerken yolun
Hisederim sanırım, siz mutlu olun.

Gidiyorum sanıyorum.
Yalnızca seni anıyorum.
Paslıyım, pastayım.
Yaralıyım, yastayım.
Bir tarafım “kalk gidelim” diyor,
Diğer tarafım “saçmalama otur” diyor.
Kanamalı hastayım,
Hastayım be hastayım.
Gülüşüne hastayım.

İğnem, şurubum, en etkili ilacım,
Sensin benim tek çarem, sensin baştacım.
İyi ki böylesi hastayım sana..
Yaşamak için nedensin bana.

Ankara/ 27.07.08

Metin Başol
Kayıt Tarihi : 27.7.2008 18:26:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Adam çok bunalmıştı. Hiç kimse anlamıyor, hiç kimse sevmiyordu onu. Ya da o öyle sanıyordu. Hastaydı belki ama, onun hiç umurunda bile değildi hasta olması. Bir edalı güzele hastaydı ezelden beridir. Onun gülüşüne, gelişine, ötüşüne, gidişine, bakışına, şakıyışına, sesine, neşesine, duruşuna, yakışına....herşeyine hastaydı. Bunalımlı bir zamanında kontrolünü kaybetti, artık acılarının dayanılmaz olduğunu sanıyordu. Oysa dayanılmaz olan hiç bir acı yoktu. Her acı acıtıyordu ama sonra geçiyordu. Hem büyüyünce hemencecik unutuluyordu. Ama o bunları idrak edemeyecek kadar kötüydü, bir bunalıma düşmüştü. Kararlıydı, kesin olarak kararlıydı. Tüm acılarını sonsuza kadar dindirecekti. Hayatının 'en zor', ama aynı zamanda 'en kolay' kararını verdi. Bu karar, hayatının 'en cesur' ama aynı zamanda 'en korkak' kararıydı. Böyle ikircikli durumları yaşadığını bile hissetmedi. Hissedebilecek durumda da değildi zaten. Gitti eline bir jilet aldı. Biliyordu ki, canı çok yanacaktı ama bu son acısı olacaktı belki de... Bildiği en son şey; 'artık canını hiç kimsenin acıtamayacağı' olacaktı. Belki de 'artık hiç bişey bilemeyeceğini bilmek' onun son bilişi olacaktı. Ağır ağır yaklaştırdı paslı jileti bileğine. Tam candamarından kesecekti ki, o anda bişey oldu aniden. Birden elindeki jileti attı yere. jilete son bir kez baktığında farketmişti ki, jilet çok paslıydı. Çok korktu; 'ben ne yapıyorum? Ya tetenos olursam, ya tetonostan ölürsem' dedi korku dolu gözlerle. 'yaaa manyak mıyım ben' dedi... Birçok güzelliklerin sonradan farkedildiği gibi, o da son anda farketmişti ki; 'hayat herşeye rağmen yaşamaya değer'di.. Yaşamın güzelliği, belki de zorluklarla baş edebilmekte yatıyordu. Bunun güzelliğini anlayabilen insan için, hiç bir güç onu hayattan koparamazdı.. Hem acı dediğiniz şey neydi ki? Acı bizim için sadece bir 'neden'di; bir 'sonuç' değil, bir 'neden'di ancak.. Daha güçlü; daha mücadeleci olmamız, daha çok sevmemiz; hayata daha çok tutunabilmemiz için bir 'neden' olabilirdi acı. Ne kadar acı varsa, o kadar başarılı ve mutlu olmamız da kaçınılmazdı. İnsanın hayatının en korkak ve en cesur kararını verip, her iki kararını da aynı anda uygulamasının verdiği acıları çok iyi bilirim. Geride bıraktıklarının yaşadıkları acıları en derininden tattım. Martin Eden'i de, Anna Kararina'yı da yaşamış, her ikisini de tatmış, birisi olarak çok iyi bilirim gidenin arkasından duyulan acıların katmerlisini.. Onlar için ne demeli bilmem ki; 'Ne kadar cesurdular' mı demeliyiz yoksa 'ne kadar da korkaktılar' mı? Çok zor bir soru, gerçekten çok zor. Bilmiyorum ne demeli? Kalmakla gitmek arasındaki o hassas çizgilerde yaşanan 'med-cezir'lerim bana çok iyi öğretti ki; 'dışarda gürül gürül bir hayat devam ediyor.. gürül gürül akıp giden bir yaşam var.. ve yaşam her şeye rağmen inan ki, yaşamaya değer... ve yaşamak için o kadar çok güzellik, o kadar çok nedenlerimiz var ki.' Ne gibi mi? Birine hasta olmak gibi örneğin... İyi ki böylesi hastayım sana.. Yaşamak için nedensin bana.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ebru
    Ebru

    Ne kadar acı varsa, o kadar başarılı ve mutlu olmamız da kaçınılmazdı.

    İyi ki böylesi hastayım sana..
    Yaşamak için nedensin bana.

    Şiiriniz çok güzel ve duygulu fakat şiirin hikayesi içimi burktu.Her ne olursa olsun Allahın verdiği canı almaya kalkışmak hiç hoş değil.Yaşamak herşeye rahmen çok güzel.Yüreğinize sağlık.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (1)

Metin Başol