KOLON KANSERİNDE PSİKOLOJİK DURUM...
Merhaba saygıdeğer gönül dostlarım. Allah düşman başına vermesin diyorum. Hastalığın her türü vücut bünyesine göre çekilmez olur. Hele ülkemizi abluka altına alan kanser türü hastalıklar dahada insanı tedirgin ediyor. Kanser vakıasında erken teşhis konulmadığı taktirde ölüm beklentisi kaçınılmaz oluyor. Kanser hastalığı ilkine vücudu yıpratacak şekilde rahatsızlık vermeyince hasta hastalığının farkında olmuyor. Nedense uyuz, sinsi davranışıyla farkında olmadan insanlarımızı etkiliyor.
Kolon kanserinde ki psikolojik durumu ancak yaşayan güzel anlatabilir duygusuna kapılarak yaşadıklarımın bir bölümünü paylaşma gereği duyuyorum. Ola ki amansız hastalık bir çok hanenin kapısını zamansız çalabiliyor aile ferdini tedirgin edebilir düşüncesiyle birazda bilgi sahibi olsunlar diyorum. Ben kanser olduğumun ilkine farkında bile değildim. Zaten hasta olduğumu da hiç kimseye inandıramadım.
Gayet sağlıklı bir biçimde bağ ve bahçe işleriyle uğraşıyordum. Zaman zaman mide tıkanıklığı yaşıyordum ama bende prostat rahatsızlığı olduğundan acaba idrar sıkıştırması mı yapıyor düşüncesiyle doktora gidiyordum. Hastanede prostatla ilgili gerekli işlemleri yapıyorlar, büyümemesi için gerekli hapları günlük yutuyordum. Bir keresine çok sıkıntı verdi acil servise gittim, ağrı kesici iğne yaptılar serum takıldı.
..
Küçük yaşta gittin gurbet ellerine
Veda ettin annene babana kardeşlerime
Yeminmi ettin oğlum sılaya gelmemeye
Dön gel artık gözlerimizin yaşını dindirmeye
Pınarbaşı’nın suyu güldür güldür akıyor
Annen baban kardeşlerin seni arıyor
..
Yaz mevsimlerini pek sevmiyorum
Neden mi?
Çünkü yazın kimse hasta olmuyor.
Bazen birisini seversin,
Ona günaydın demek için,
Sabah olmasın beklerim
..
Soğuk günleri yaşıyoruz, nede olsa geldi kış
Sakın kümesteki tavuklara, hiç deme kış kış
Gönlümüzün sıcaklığına tesir etmez, kara kış
Yüce Rabbimize ne güzeldir, içten gelen yakarış
Bu kış mevsiminde, evi olmayanların hali nicedir
Evi olup da, hiç yakacağı olmayanların hali nedir?
..
Bende bu sevgi varken sende bu kaçış niye
Bak işte hasta oldum sen hastalandın diye
Mademki ancak böyle, uzak görüşeceğiz
Bu sitemi kabul et benden sana hediye
..
Yüzünüzü bir yerde görmüş gibiyim acep gül mü desem,
Gözlerinizi tanır gibiyim yağmur tanesi mi desem,
Bir resim ile nasıl hasta olur gönül,
Ah bir anlaya bilsem,
Siz kimsiniz, nerdensiniz,
Keşeke fırsat olsa da kendmi anlatabilsem.
..
Sevgim var belki bu kısacık hayatta
Hasta bir kalbin sağlam yarısında son bulur bu son ayrıkta.
Belkide değeri bilinmez vuslatların bu ayrılıklar olmasa.
Eğer sevgim ulaşırsa Veralara,
İşte bu olsa gerek gerçek sevda....
..
Güzel gözlerinden süzülen yaş,
Doyumsuz ellerinden alınan can olmak vardı şimdi.
Akşam oldu kalbimde sensiz sabahımda.
Sevgine tutkun olan bedenim,
..
Sabah erken kalkar, durağa koşar,
İşe gitmek için, bizim Neslican,
Aldığı ücretle, kıt kımırt yaşar,
Varoş çieğidir bizim Neslican.
Yatalak annesi, yoluna bakar,
İşten çıkar, eve koşar Neslican.
..
gün hiç doğmasaydı da sen hasta olmasaydın
yaşam sana doğarken ben bir başıma kalsaydım
omuzlarımda tüter başı sonu belli bir dünya
ezilseydim, üzülseydim biraz daha sabredip dün
sen böyle olmasaydın da ben hiç olmasaydım
..
Yaratığın alemin, seyrine bak
Her şey, nizam içinde ve hak
Fakir hularının, kısmetini aç
Her şeye kadirsin, EY YÜCE RÂBBİM
Yoldan sapana, göster doğru yol
Muhtaç kuluna, biraz sabır,biraz pul
..
Hiç şaşırmadım kalbiniz bu yükü kaldıramıyor dediğinde doktorum,
Başıma gelenlerin hepsinin sorumlusudur bu kalp, ne çektimse yüreğimden çektim.
Zamansız oldu her şeyim,erken sevdim,erken ve zamansız oldu her şeyim benim,
Çok sevdim yürekli sevdim,yüreğim dayanmadı,o şimdi ağır hasta..
Ben farkındayım da, oradan bakınca da görünüyormuş.
………..
2003
..
Hasta:
Bir sebeptir hastaneye düştü yolum
Girişimi yapta gidim gurban olum
Millet sıraya girmiş kuyruk yoğun
Ne olur yardım et acıyor solum
Personel:
..
Yine gece oldu ve yine yoksun yanımda ama biliyorum sen yine oradasın
Biliyorum, çünkü benim için atıyor o kalbin; hani birbirimize söz vermiştik ya hatırlıyor musun?
-“Sevdiğim nerde olursak olalım asla unutmayacağız birbirimizi çünkü kalbimiz hep ikimiz için atacak.” diye
İşte oradan biliyorum sevdiğim.
Dışarıda hava yine çok soğuk umarım üşümüyosundur sen orda?
Kalın giyin tamam mı?
Üstünü de sıkı ört çünkü sen hasta olursan bende hasta olurum
..
Düşündüm de; Şunca yıldır yaşadığım şu yalan dünya az kahrımı çekmedi. Ondan ayrılmadan önce, yani henüz vakit varken, elim ayağım tutarken, tabii gözüm görüyor, aklım eriyorken bir veda mektubu yazmalıyım. Tüm insanlar gibi geçip giderken, bir virgül kadar da olsa ona teşekkür babında cümleler bırakmalıyım.
Ben, bir Temmuz ayının 22 sinde akşama ramak kala açmışım gözümü dünyaya. Annemle babam yemek yerken öğle vakti; anneciğim içini çekerek babama:
____Görüyor musun? Ekin biçiyorlar. Kışa hazırlık, erzak edecekler, sıcak umurlarında bile değil. Bu bizim dördüncü çocuğumuz. Tarla yok, bağ bahçe yok. Bu dar gelirimizle şu bozkırda; bu çocuklara nasıl aş, iş, eş bulacağız bilmiyorum.
_____ Allah kerimdir. Demiş babam.
Ve yıllar yılları kovalamış, üstüne üstlük birde hasta olmuş babam. İ şten çıkmış. Ne yapsın annem, kalkıp Samsun’a babasının yanına göçmüş. Tamı tamına beş çocuk ve hasta bir adam. Annem rahmetli işe girmiş. Derken babam da biraz toparlanmış, yine o vazgeçemediği bir türlü de onamadığı bakkallığına dönmüş.
Harıl gürül,var yok derken büyümüşüz işt.
Hepimiz okuduk sonunda çok şükür. Biraz benim ki zor oldu; önden üç kişi okurken dördüncüye yetmiyor. Neyse ki; Benim aklım, zekâm işe yaradı hayatımın yedi yılını yatılı geçirdim. Okuldan okula koştum. Ara mara yok. Doktor olacaktım ama öğretmen oldum. Bilirsin yalan dünya? Bizim branş ta: Biyoloji, kimya, fizik tabii en çok da insan ruhundan anlamak yatar.
..
İlk depremin acısı daha tazecikken ikincisiyle sarsıldı Van. Analar, babalar çocuklarını, çocuklar analarını, babalarını, kardeşlerini yitirdiler. Tüm bunların acısı yetmiyormuş gibi ardından soğukla yüzleştiler. Yaşamak için mücadele artık doğaya direnmekten geçiyordu. Ne bir çadır var ne de uzanan bir yardım eli. Devlet hem var hiç yok. Çırpınışlar nafile. Karın soğu dövüyor tertemiz yürekli çocukların bedenlerini. Çocuklar aç, çocuklar hasta. Üşümekteyken soğuk çadırlara bir ateş düştü. Isıtmadı bu ateş, yaktı, kül eyledi, savurdu küçücük bedenleri. Isıtmadı bu ateş bizleri, ısıtmadı Van’lı çocukları. 3 çocuğumuzu ısıtamadık ama yaktık. Ah! Van. Yeter mi sana bunca acı? Yeter mi sana bunca can? Yetmedi.
Aldı aramızdan Öznur’u. Soğuk, ishal, yetersiz beslenme. Altı yaşında bir çocuktu Öznur. Narin bedeni dayanamadı soğuğa ve açlığa. Mutlu ol çocuk gittiğin yerde hiç üşümeyeceksin. Devlet hem var ama hiç yok...
..
Her güzel görünen bir heves gibi,
Kalbime girip de şöyle bir gezer.
Hasta dudağında son nefes gibi,
Tıkanır içimde göğsümü ezer.
Mart 1994
..
Gece seni rüyamda gördüm elinde çiçeklerle
Sonra uçtun bilinmez diyarlara el sallayarak
Uyandığımda anladım sana uzak olduğumu
Ciğerimi yırtarcasına öksürürken
..
Şimdiler de yazın son meyveleri toplanıyor buralardan.Kalmadı hiçbir şey artık.Sarardı her yer.Sokaklar ıssızlaşıyor gene.Bu köklerini yıllara sarmış koca çınar gene soğuk bir kışa daha hazırlanıyor.Babaannem bu kış daha hasta.Zaman zaman artık onu kaybedeceğim günlerin yaklaştığını düşünüyorum.O zaman korkuyorum.Korku böyle bir şey miş diyorum kendime o vakit.Boşluk, yalnızlık.Hasatları bıraktık bu sene hep bahçede.Zaten geçen sene de bir şey vermemişlerdi.Ben işlediğim birkaç parça örtüyü satarak, ev işlerine giderek geçirdim bu yazı.Kuru yaz.Eğlencesiz.Sen varken bir başka mıydı buralar yoksa bana mı öyle gelirdi bilmiyorum.Yazın insanın elleri çatlar mı kıştaymış gibi.Soğuk kuru bir yazdı işte benim için.Hacer Teyzem hep seni sordu.Selam söyledim, selam söylediler.Ne zaman katmer yapsalar beni de çağırdılar.Bazen indim aşağıya.Boş ne yediğimi bildim ne içtiğimi.Sen çok severdin akşam üstü buz gibi ayranı ve katmeri.Sonra o kadar büyük olmamıza rağmen oyunlar oynardık.Emine sana hayrandı.Sanırım hala da öyle.Zaman zaman soruyor seni bana.Kelimeler düğüm düğüm oluyor boğazımda.İyi diyorum.Selamları var bütün köye.
Sana, yukarı köye,Ahmet’e, Hacer Teyze’ye ne biliyim işte sen gittin gideli seni bana soran herkese selamları var diyorum işte.Şimdi durup durup seni neden bana soruyorlar diye bazen kızıyorum.Bana ne.Gittiysen gittin.Sen giderken bana sordun mu ki, ayrıca ben senle görüşmek zorunda mıyım.Çarşıya iniyorum zaman zaman.İçimden selam vermek bile geçmiyor kimseye.Şu an gibi konuşacak halim olmuyor yani anlayacağın.Şimdi oturup bu yazdığım satırları yeniden okuyorum.
Hatta daha önce yazdıklarımı da.Sana her vakit yazdım.Sonra sakladım bu küçük kutuda.Hayatta sakladığım aşkım gibi bu mektupları da saklıyorum.Göndermiyorum.Hayatlarımız değişti artık.Seninle konuştuğumuz gibi değil artık hiçbir şey.O değişimi görmemek içinde göndermiyorum sana.Cevap gelmezse daha sonraki günler üzer beni diye…
Nisan 2005
..
Ve hayat bize yeniden öğretiyor…
Barutu, dinamit zannetmemeyi,
Hasta olunmayacak kadar ıslanmayı yağmurda,
Ve vazgeçmemeyi tutkularından,
Birkaç gece mutlu uyumak uğruna…
..