Tam uykuya dalacakken kulübesinde;
Bir nur belirir aniden odanın içerisinde.
Bir ses: “Şu kaya var ya kulübenin önünde,
Var gücünle it onu! ” hem gaipten gelir de!
Sabah kalkar kalkmaz işin başına gider,
Vicdan bir gün kaybolur ardında iz bırakmayarak;
Suçluluk duygularını, kaygıları ve acıları da olarak.
İnsanlar “Özgürüz” diyerek yokluğundan yararlanarak,
Görülür; soygunlar,yağmalar, çıkarcılık sıradan olarak
Vicdan sokaklarda insanların ayakları altında savrulur.
Yürekten gelmezse bülbülün sesi,
Goncayı açmaya yetmez busesi.
Dağı taşı ısıtır ılık nefesi;
Deyince üstüne gülü kurutur.
İstanbul, 20.11.2006
Boş verip de geçme hele tut bir yol.
Kimseyi hor görme mütevazi ol!
Ararsan menzile varacak bir yol,
Ölmeden dünyada ölenleri gör!
Deli-divaneyim bundan kime ne?
Sana şikâyete geldiğimde:
“Canım yavrum!
Akşam yıldızları bekle
Dertleşirsin.” deyişini
Özledim anne.
Sen gideli ağlamaya doymadı bu gözler,
Teninin rengini; mor menekşe, kırmızı gül,
Leylak diye arar.
Kokunu; sümbül, lavanta, hanımeli,
Rüzgârdan soran burnum sızlar.
Adını; bülbüle, yalıçapkınına, kumruya
Merhaba ilk sözü sonradır kelâm,
Etrafına bakmadan gider en önden,
Haydi, sırra erenler gelin peşimden!
Muhammed aşkına der önümüzden.
Ey insan dur der, bu yol çıkmazdır,
Tövbe edin O’na bu çok elzemdir.
Yusuf sanki âşık mı oldu!
Şahit yırtılan mintan.
Züleyha’nın bir muradı oldu.
Evlaydı Yusuf’a zindan.
Bu bir aşksa eğer; platonik,
Şikayetçiyim “A” dan:
Beni hayal kırıklığına uğrattığı için: Aaaa!
“Ağzı açık ayran delisi.”, oldum onun yüzünden: Aaa!
Nalân oldum inledim: Ah! Ah! Ah!
Beddualara uğradım: Aaah! Aaah!
Çanakkale, bir tarihin yazıldığı yer:
Taşıdığı 250 kiloluk mermisiyle Seyyid Onbaşı’nın,
Türk Milleti için kendini feda eden 57. Alay’ın,
İsimleri dahi sır olan kahraman Mehmetçiklerin,
“Çanakkale Geçilmez! ” diyen Mustafa Kemal’in
Yazdığı bir tarih.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!