Hoşça kal sevgili ölüm elveda artık sana
Yapacak çok işlerim var kalıyorum Dünya’da
Bir hastalık bir kazaya feda etmem kendimi
Gücüme güç katıyorum gömdürmem bedenimi
Şu Dünya’da açlık çeken onca insan dururken
Tutu yine cömertliğin tabiat ana
Tablo gibi bir manzara bahşettin bana
Bardaklardan boşandırdın yine yağmuru
Renk çılgını çiçeklerin gözünün nuru
Yeşil halının üstünde ağaçların var
İlmek ilmek dallarında kuşlar cıvıldar
İçkiyle aram yok içemem haşa
Alırsam bir yudum dönerim taşa
Adına şarap derler kırmızı sudur
Ol kulunun içtiği sadece budur
Doğdum doğalıdan beri
İki ileri bir geri
Gittim geldim mehterani
Kulunuzun budur hali
Alim ulemaya sordum
Düşüyorum biteviye kendimden de aşağıya
Tutunacak bir dalım yok vuruyorlar abalıya
Dipsiz kör kuyu misali karanlıklar içindeyim
Kanadı vuruk kuş gibi çakılacak biçimdeyim
Uçurumlara atılıp düşmeyi bekleyenlerden
Yıllanmış şaraptır mazide kalan
Şeffaf perdedeki güzel anılar
Geriye dönüp de açmaya kalksan
Güzel tad vermiyor eskisi gibi
Kapanmış defterler saklanmış yıllar
Ey vatandaş pusuyorsun
Kan kırmızı kusuyorsun
Gelincik şerbeti deyip
Konuşmuyor susuyorsun
Sütün ile ayranını
Gezdim Anadolu’yu dolaştım karış karış
İnsanlar gördüm,umutsuz sırtı çıplak, çaputsuz
Bağrı yanık insanlar
Dedeler gördüm bastonuna yaslanmış
Nineler gördüm
Eşeğinin sırtına un
Gözlerinde saklanmış gökyüzünün mavisi
Kirpiğinde bulutlar yağdı yağacak gibi
Gönlündeki yangınlar kavururken içini
Damlalar birer birer aktı akacak gibi
Atılmışsın kenara dönülmezler hanında
Gökler karbon gaz ve egzos
Yerler krom nikel çelik
Öksüz ozon tabakası
Açılmış koca bir delik
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!