deniz kokusuna bürünmüş...
acelesiz dolaşmakta teninde
tenim…
sindirdim kokumu içine
ve bir martı çığlığı…
yorgun düştü gecede…
Gün geldi bir çocuk oldum
Yaşayamadıklarının tadında
Gün geldi bir erkek, kasıklarında...
Denize düşmüş yağmur serinliği
Bir nefes gibi
Teninden geçince derinine
Saba makamında uğurlanırken gece,
“İçimdeki deniz” savrulup duruyor yine
Akdeniz sakin.
Falezlerden sarkıtıp ayaklarımı,
O dingin hırçınlığın işvesi işliyor içime.
Gel gör ki, tutunuyorum işte…
Saba makamında uğurlanırken gece,
“İçimdeki deniz” savrulup duruyor yine
Akdeniz sakin.
Falezlerden sarkıtıp ayaklarımı,
O dingin hırçınlığın işvesi işliyor içime.
Gel gör ki, tutunuyorum işte…
kaç ilkbahar geçti de,
gayri hatırlanmaz oldu
ulaşmak için harcanan onca çaba…
şimdilerde…
yolcularıyla, usulca yitip giden
bir gemiyi seyreder gibi gözler...
Bir sabah kalkmışsın
Erken..çok erken ama…
Çiy damlaları henüz üzerinde
Çimenlerin..
Yalın ayak koşuyorsun bayır aşağı
Tabanlarında hissediyorsun
Kayboluruz az sonra
Alsancak’ın arka sokaklarında
Geç...
Otur şöyle…
Güler eğleniriz avazımız çıktığı kadar
Hafif de taşkınlık belki,
Çok oldu sen bu şehri terk edeli…
Bozkırın ta orta yerinde
Bilmem hangi ıssız kasabanın
Gözleri raylardaki bi istasyon şefi edalı..
Bir ben…
Düşmüyor damlalar bozkırıma …
kan işer…
kızılcık şerbeti diye satardım
o günlerde
az yolumu da bulmadım değil hani
naylon sevdaların caddelerinde gezindim ışıl ışıl
…………………………..
bi dile gelseydi kelimeler…
gelebilseydi eğer
derdim ki…
…………………..
gittin…
diyemedim …
Şair Hasan Esat Heptunalı, bilmiyorum beğeniyor mu yazdıklarını? Ama ben çok beğenerek okuyorum kendisini.. İnsan, hep birşeyler buluyor kendinden onun dizelerinde... Şanslı olduğumu düşünüyorum. Şiirleriyle tanışabildiğim için... Umarım yazmaya devam edersiniz...
Özlemle yeni şiirlerinizi bekl ...