Bir kanıt-ı derya var beni bekleyen
Her türden denklemi denkleyen
Bütün eşitsizlikleri eşleyen
Bir kanıt-ı derya var beni bekleyen
Ufuk çizgilerini izleyen
Yağmur ki gökten iner can verir toprağa
Güneş ki asırlık yoldan hayat sunar yaprağa
Bir kıvılcım ki bazen döner ateşten ırmağa
Ben ise koca ellerimle ısıtamadım kalbimi
Sular ki topraktan, sokaktan, şakaktan akar
Duymayan kalmamış endamını
Her kamil ve kurt tatmış tadını
Çakallar namerde vurmuş adını
Görmeden yorumun yapanlar gelsin
Diyarbakır etrafı surlu çepe
Duvarlarım yırtılmış, gömleğim çatlak
Gözlerim alev almış bir lav kütlesi
Ankam sınırlarını geçti göğün
Nerde bitecek meçhul ruhumun zirvesi
Önüme dizilmiş renkleri aynı bin bir kadeh
Erişmek için takvaya
Mis yaymak için semaya
İlaç için her yaraya
Zikret Esma'ül Hüsna'yı
İmanın had safhasına
Kutupların soğukluğu dudaklarında
Avuçlarında sımsıcak bir resim
Sular tükenmiş bulutlarında
Bu genç yaşında
Devlerin ağlayışı ne kadarda sessiz
Bakışları, yanışları, enginlere dalışları
Dünya yalancı bir ayna
Onu güzel görüpte kanma
Dünya daim döner sanma
Zehirli bala parmağı banma
Ömür kadehi delik hiç durmadan sızar
Rabbim! gölümün dalgalarını kabartma
Kıyımdaki kayalara özlemle çarpmaya yoktur halim
İlla dalgalandıracaksan eğer, öyle çarpayım ki kayalara
Dönüşümde özlem duyulacak bir şey kalmasın arkamda
Onlarda benimle birlikte içimin kuytularına
Şevk ve heyecanla yol alsın.
Hergün bir saife dolanır arzda
Bu ne mektup hep aynı tarzda
Nemli bakışlar kapıyor her kuşu
Varışta hiç ses yok bu ne huşu
Karlı dağ başında bir seyir var, ufku
Kimine ahmaklık kimine tutku
Çift kanatlı kuşlar göğü kapatmış
Bir çınar sırtını dağa dayatmış
Hazal dönüpte bir aslan bekler
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!