Vur kırbacını kalıbıma vur ruhum
Vur ki dağılsın hayallerle boyanmış ufkum
Yanmanın ne olduğunu belki anlar biri
Cümle ölü eder mi bir diri?
Su içtim de ateş aktı dilimden
Deniz altında püsküren volkan gibiyim
Aslan avlarken serçe düştü elimden
Dağa sırtını dönmüş tavşan gibiyim
Sular damlıyor yerden göğe
Zincirlere vurmuşlar bakışlarımı
Çatamıyorum artık kaşlarımı
Şakırdıyor yüzüme duvarlar suçlarımı
Keskin bir poyraz döndürdü karadan aka saçlarımı
Lambalardan ışıldıyor mavi yeşil ışıklar
Bir set çekinde duram
Bir çınara dayanam
Yüce Malik'i anam
Ruhum irşad içinde
Bir gül verin koklayam
Gördüm ki dünya bildiğim kadar
Anlatılan değilmiş şarkılarda
Ve gördüm ki yolllar gittiğim kadar
Ezberlenen değilmiş mısralarda
Hergün bir mısra dilden dudağa
Nasıl anlatsam ki fani
Terse çeken halatları
Nasıl çağlatsam ki fani
Müstakimi kanatları
Ufku delen çizgileri
Hayat öyle tokatlar indirdiki yüzüme
Zerreler önünde eydi başımı
Buz kesti dost bildiğim ellerin ellerinde ellerim
Yetmişler perdeyle örtüldü pencerem
Ahhh!
Işıkta ne kadarda ışığa hasret gözlerim
Kabuslu rüyalarıma ışığın damlar
Seninle ışığa doğru söner yalanlar
Senin sevginle sabit, tende kalanlar
Kalbimin huşusu, huzuru annem
Ufuk perdelerini izlerken gözüm
Ben kimim?
Ben bir şahinim
Derinliklerine bakıyorum hep bu vadinin
İki yüzlü insanlardır umut katilim
Gerçek sevdadan yoksun kalmış bir cahilim
Sessiz sessiz akan nehir uclarında
Bir garip damlayım Dicle sularında
Çiçek açarım her yılın baharında
O yarda gidiyor
Geriye iki damla yaş kalıyor yanaklarımda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!