-Üstü günlük gülistanlık değilse de-
Başka elbiselerin yırtık suskunluğu altından sonbahar sarısı yer altı nehirleri geçiyor. Meydana şöyle bir bakınca görülüyor bütün çıplaklığıyla, yağmurun kimin içini ıslattığı.
Birine rastlıyorum içi ıslak, hemen belli oluyor. Tanıdık geliyor, belki Hasan… Hasan olamayacak kadar yaşlanmış görünüyor. Üzerine büyük gelen ceketinin altında kendi kendine bir şeyler söyleyip belirsiz bir yöne doğru yürüyor. Mutlu bir bahar gözüyle görülemeyecek kadar belirsiz bir yöne…
Kimin eli bu tutup mevsimimi değiştiren? Kim bulup gözümün önüne koyuyor bu kanamalı vakaları? Bunca işin arasında… Hasan (eğer o Hasan’sa) kendi bulup giymiş o ceketi, kendi kendine konuşmalarını almış, nereye gidiyorsa gidiyor… diyemiyorum. Sus tanrıları yüzünden kayıplar veriyorum. Her mevsim (özellikle son yıllarda, yaşlanıyor muyum ne) bedelleniyor bahçelerimde. Benim sevgili bahçelerim kolayca küsüyor, sulayan çapalayan ellerime, an meselesi…
Bütün bir yıl ekilenleri talan ediyor bu fırtınalar. Bir günün içinden geçen rüzgarın şiddeti nasıl olurda dokunur bu kadar gizli-saklıya…
16.09.2002
Şenol DenizciKayıt Tarihi : 13.2.2004 22:29:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!