elbetteki bu son deyişim 
yusufçukların kanatlarını bir bir koparırken 
işte mavi bir çiçek, yaprağında kan pıhtısı 
iki kadın koynunda beslenen yılan 
hani o eteklerim, gelincikler açan eteklerim 
gecelerinde tıslayıp rakseden 
pencere avurtlarına dökülen dişi kurt sesi 
yağmur değil candide 
ıslatan kindir şehrin sokaklarını 
ilk deneyişin ardından geldi bu son deyiş 
saf çocuk yanağında bir ölü 
mezarsız, çünkü gamzesini kaybetmiş sevdalar 
nasıl bileceksin ki, gözyaşımı avuçlayarak içmeden 
şimdi öyle basit ve kahkaha 
duvarına sindiğim terli gök 
yağdıracak neyin kaldı 
kirli şairin ellerinden başka 
kırılmış tuğlaların üstünde sırıtkan bacalar 
hani şu bakracından ayna yaptığım kızlar 
deve hörgücü sevdalarınız 
rahminize sürülürken silahlı kelimeler 
sarın çocukları örgülü saçlarınıza 
bir devrim olmalı çığlığınız, botların altında çiğnen 
süngüsüne gülüşünüzü taktığınız adamlar 
beyaz bir çarşaf serin yerin üstüne 
kara kara kuşlar ve dutlar düşecek ağzımdan 
ayağıma taktığım halhal, çıngıraklı yılan,çekilen kılıç 
değişti tarih değişti din hala ne gülümsersin a kadın 
hamza ciğerini bir erkek yedi
Kayıt Tarihi : 6.11.2006 19:05:00
 
 
 
 
 Şiiri Değerlendir
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
............. hikayesi: hayat .............
 
 



TÜM YORUMLAR (2)