Halk Nasıl Anlar 2 Şiiri - Sevinç Kavuk

Sevinç Kavuk
1200

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Halk Nasıl Anlar 2

Uygarlıklar topraklarındır, insanlar gibi göç etmezler. Göktürk-Oğuztürk-Atatürk ilke ve ülküsü, yurtta ve cihanda barış ve bu topraklarda uygarlık yaşayacak, yaşatacak, yaşatılacak…

Bugün Türkiye’de yeni bir toplum oluşmuş olduğuna, kuşkusuz Demirel iktidarından önce de vardı, ama benim izleyebildiğim zaman açımı olarak bu kadar geriye bakıyorum sadece; toplumsal ve bireysel daha hakkaniyetli tutumların önü, hep bu torpillerin yarattığı sancılarla tıkatılmıştır, alıştıra alıştıra… ve yine mağduriyeti daha şiddetli ve etkili kullanabilmeye o kadar yıllar hazırlığı yapılmıştır…sanılmasın ki, susuzluğu bu amaçlara kullanmayacaklar… her ülke de kullanacak bu fırsatı, kendi çıkarına …susuzluk tifüs, kolera gibi salgın hastalığı acımasızca beraberinde getirir… mayınlar tek yönlü döşenmezdi elbette, amacın çokluğu oranında hazırlanır önceden…yıllar önceden…bakteriyle savaşı tetikleyenler de var zaten güçlü ülkelerin kiminde ve birilerince… bir ülke, bugün ve yarını kurtaran bir başarıyla, öbür gün ölmeye mahkumdur… on bile değil, yüz yıl sonrayı hatta bugün planlayabilmeye yetenekli olmalı…

Gizli güç varlığı, sahte görüntüyü yaratır… teknoloji veya Ufo gibi bilgilerin gizli tutulmasına özen gösterilir… halk nasıl anlar endişesiyle bu gizi sır etmek rahat bir çözümdür mutlak… bunu, mitoloji ve tarihi kanıtlarla, incelenen kalıntılarda açıklanan konumlarla anlamak mümkün... mevcut teknoloji mevcut sistemi de değiştirir hiç şüphesiz… az bilen, çok bilen, az güzel, çok güzel gibi genel bilgisiyle yüzleşebilmeye, düşünsel olarak sesli düşünmeye alışmalı insan… bir bilgiyi zamanlı anlatmak iyiymiş… sık sık gizli ajanlık, askeriye çalışmalarından okunabiliyor…halbuki bilgi düzeyi yüksek, sesli düşünmeye alışık bir toplum, bir topluluk olarak, zamanlı anlatımda beklemeye alınmadan faydalanabilenlerdir… faydalanmak isteği ayrıcalıklı bir özelliktir… işleyen, yani uygulanan sistemde eğitimli ve kararlı duruşun sağlıklı neticeleriyle kazanılır… dışlanan, sömürülen bir ülke, bir toplum, bir topluluk olmaktan kurtulmaya emek verilmeli… dua da edilir, daha içtenlikle…

Doğa da acımasızca kanatıldı, o da kanayışını acımasızca serecek önümüze… hem dua, hem çare için bilgilenmeyi öğrenebiliriz…

Torpil ruhu derken aklıma misyonculuk ruhu geldi… Avrupa, Amerika, İngiltere’nin 168 ülkede varlıkları sık sık okunabiliyor ve anlatılıyor şöyle; ülkenin birine gidiyorlarmış, orada aşiretin birine tv, para vs. veriyormuş, öbürüne hakir bakarak, böyle bakacaksınız onlara hissini yaratıyorlarmış… çok da kolay anlıyorlarmış… çünkü, kendini gelişmiş hissediyor, ötekileri kıskandıran bu tutum onlara bir kişilik kazandırıyormuş…Avrupalıların üzücü buldukları ise, çatışma başlayana kadar biraz daha vermeye mecbur oldukları durumlarmış… (en az ile başaran bir Avrupa ülkesi çok vererek başaran Avrupa ülkesine üstünlük kazanıyordur kim bilir. Çok sık, okurken, bu duyguları uyandırdı içimde) aşiretler çatışmaya başlayınca kilise ve askerleriyle zengin, okulu fakirce donatıyorlarmış… yerleşmeye giderek toprak sahibi oluyor, yerlileri çalıştırıyorken de yine bir aşiretten işçi alıp öbürünü dışlatıyormuş… bütün ülkeye hakimiyet kolayca sağlanıyormuş böyle… 168 ülke böyle kanadı, kanatıldı… kanıyor… şimdi öylesine…

Afrika’da örneğin, yer altı kaynakları damarlarına kadar boşaltılı olduğuyla, Avrupa zengin, bu altınlarla bile Afrika açlıktan kırılıyor…

Torpil ile işini yürütenler kader ortaklığını anlar mı acaba bu ülkelerin toplumlarıyla? Yoksa, akıllı olduğuna mı inanır? Akıllı birileri yönetiyor bizi diye rahatlar mı?

Demirel, Özal süreçleri hoş muydu? Hoş olmayan bir süreci, ‘’canım sıkmayın böyle canı istedikçe nemene yemek isteyenlerin canını, bunlar da yapsınlar istediklerini’’ demek ne demek? Zaten hepsi de bir aradalar işte… AK akçe kara gün içindir diye, vicdan karalığında birikileriyle boğulmamaya Fas çıralı, Türkiye lambalı… ve suskunlar yine… bir daha gelişi planlayabilmek için halk bol, milletvekili az konuşmalı…öyle de oluyor zaten… Halk nasıl anlar… nasıl şaşar… nasıl işler bunlar…

Kurtuluş zaferi, yıkma amacı kadar zordur… yıkma amacı asla soluklandırılmaz, kazara da olsa ‘fırsatçılık olasılığı’ hep var olacak… Ölüm kadar doğum da var, huzur ve refahına emek hiç bitmeyecek…

Cumhurbaşkanlığına adaylık görevini yerine getirmiş olmak demek Cumhurbaşkanlığı görevini yerine getirmiş olmak değildir… Millet usandıkça bırakır bize sahayı diye keyifleri kaçmıyor zaten…. Milleti sarsmaya planlanmış bu hal sürecini uzatmaya bir neden de kalmamış olduğunu tattırmakla neye alıştırılıyor olduğunu millet anlasın, siyasetin bu süregelen diliyle… biraz önce haberlerde duydum, aynı hamam aynı tas haliyle açıklama almış başını gidiyor… bari biraz içimi boşaltayım, kendi rahatlığım için…

Zorbalık ülke icadı bir Kürdistan kurulursa eğer
Almanya’da kuzey ren vesfalya ‘İnsanistan’ olmalı
Almanca lisanında ‘Menschland’ yani
Her aile de bir ‘…istan’ yani ‘…land’ olabilmeli giderek
Schröderistan, Gülistan, Merkelland, Tayyipland gibi
Hem hatta bir aile ‘bir aşiret olacağım’ diyecek belki
Dırdır etmeden zır zır ötmeden emzirin memelerinizi
Aşiretine ad, lisan, vatan kazandırana kadar…

Tabuları yıkan zavallı milletvekilinden etmişler bakan
Güney-doğu’da Kürtlere Kürtçe yasakmış ve bu yüzden
Almanya’da okullar benim için Türkçe, kürde de Kürtçe
Schröder almanca, Merkel Slavca mı okudu yani? …
Allah şahidim, anlayamadım ben…

Kendi kendini okutan okullarıyla mı doğuruyor bugün analar?
Bilgisi kendine yetmeyene AKP yardımı, anladığım gerçekse
Bugün ev ev dolaşan yarın kişi kişi de dolaşır tabi, inanıyorum
Sadece güney-doğu değil şimdi sızlanan…Ankara, İstanbul eklendi…
Bunun nesi güzel peki? Çevresini galeyana sokup, bildiğini dikine okumak…

Sunulanla yaşayabilmeyi de öğrenmeli! Biraz genel kültürde durulmayı da denemeli... haydi başla diye geçti içimden işte… bu kadar teklif zenginliğine ne diyelim…

Dünyada trilyonlarca servet savaş için silah yapımına harcanıyor, insan mevcut sayısı beslenemeyecek kadar bir hızla artıyor doğumla, ölüm sayısı milyonlarla gerçekleşiyor…

Dünyanın her yerinde bilinci ve bilinçaltı vakalarla değişik zeka ve değişik algılar varlığıdır insan… yerlerde ve gökyüzünde bütün canlılar, melekler Allah’a inanırlar… Ufo’lar gerçek mi diye bir soru bile var olduğunun kanıtıdır bana göre… Her konuşulan servis edilecek bir tehdit haliyle, bir karmaşa yaratırım dikkat et edepsizliği ile… Şimdi bir de Türk Müslümanlığı çıkardılar… neden olmasın ki… ben daha iyi dinciyim, sen daha az dinsizsin mi diyeceğiz yani? .. söylediğini kulağı duyuyor mu diye sormayalım bari…

Beni ben de birileri diledikçe yaşayacaksa
Bu varlıktan ne oluşur acaba?
Ben sordum bu soruyu, Ufo fısıldamadı bana…
Hepimiz bildiğimiz kadarıyla
Gülümseyebilmeyi taşıyan değerlere ulaşabiliriz daha…
Alışkanlığınız koynunuzda kaynar sonra
Ben baş ağrısı bilmem, sıkışınca sıvışmanın bu şansına…

Her yerde ‘kamusal ve sivil’ sosyal varlıklarıyla halk toplulukları başarabildikleri bir sistem ile yaşam çabalarında oluşan bilgi ve iletişim sürecinde artan veya azalan huzur ve refahı sağlama ve koruma çerçevesinde genel olarak ezen ve ezilen kitleler veya fakir ve zengin kavramlarda ayrışırlar, ki yer ve gök ile evren de bir sistemdir, arkeolojik olsun, fiziksel olsun, incelenmek amacıyla raporlanan mevcut bilgilerdir… Allah en güzel bilgi değerini, Türkiye’mi, Türklüğümü, birlik ve bütünlüğü ile sevmeyi bilmemde ölçecek… zira, Allah'ın vatan anlayışı kutsaldır! Allah en güzel bilgi… Türkiye’mi, Türklüğümü, birlik ve bütünlüğü ile sevmeyi bilmek gibi…

Sevinç Kavuk
Kayıt Tarihi : 14.8.2007 06:30:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ramazan Gökçe
    Ramazan Gökçe

    Dünyada trilyonlarca servet savaş için silah yapımına harcanıyor, insan mevcut sayısı beslenemeyecek kadar bir hızla artıyor doğumla, ölüm sayısı milyonlarla gerçekleşiyor…
    Dünyanın her yerinde bilinci ve bilinçaltı vakalarla değişik zeka ve değişik algılar varlığıdır insan… yerlerde ve gökyüzünde bütün canlılar, melekler Allah’a inanırlar… Ufo’lar gerçek mi diye bir soru bile varlığın kanıtıdır bana göre…
    Her yerde ‘kamusal ve sivil’ sosyal varlıklarıyla halk toplulukları başarabildikleri bir sistem ile yaşam çabalarında oluşan bilgi ve iletişim sürecinde artan veya azalan huzur ve refahı sağlama ve koruma çerçevesinde genel olarak ezen ve ezilen kitleler veya fakir ve zengin kavramlarda ayrışırlar, ki yer ve gök ile evren de bir sistemdir, arkeolojik olsun, fiziksel olsun, incelenmek amacıyla raporlanan mevcut bilgilerdir… Allah en güzel bilgi… Türkiyemi, Türklüğümü, birlik ve bütünlüğü ile sevmeyi bilmek gibi…

    Beni ben de birileri diledikçe yaşayacaksa
    Bu varlıktan ne oluşur acaba?
    Ben sordum bu soruyu, Ufo fısıldamadı bana…
    Hepimiz bildiğimiz kadarıyla
    Gülümseyebilmeyi taşıyan değerlere ulaşabiliriz daha…

    elinize sağlık,,çok güzel ve doğruları yazmışsınız,,tebrikler,

    Cevap Yaz
  • Seyit Er
    Seyit Er

    Hayata tanıklığınızı ve bilği birikiminizi cesurca payalaştığınızdan dolayı sizi kutluyorum.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Sevinç Kavuk