Ben Doğuyum,
Güneşin doğduğu yer,
Ne güneşler doğurdum;
Gökteki güneşten başka.
Gökteki Güneş,
Yıldız sayılır, onların parlaklığında.
AŞK YOLCUSU
Bir hazan mevsimi aniden gelip,
Gönlümde nevbahar estirdin güzel.
Manalı bakışla, aklımı çelip,
Sevda potasında erittin güzel.
Gelişini haber verdi Nebîler,
Son dönemde gelir Ahmed dediler,
Melekler yoluna güller serdiler,
Selam sana ya Muhammed Mustafa,
Nûr-ı çeşmin gönüllerde zevk sefa.
Ademe secde ettinse, uzak değil yakındasın
Mürşide biat ettinse, elestünün farkındasın
Nuh nebiyi düşündünse, tufan görmüş umman-dasın
Ehl-i beyte yüz sürdünse, sultan ile sultandasın
Aşkın adıdır Hüseyin,
Lezzet tadıdır Hüseyin
Bilmeyenler Araftadır
Arif tacıdır Hüseyin
Muhammed gülü Hüseyin
Muhammed neslinden, Şah-ı Veliden,
Gonca Hüseyin’den, gül Fadime’den,
Zarif ve inceden, nurdan bir beden,
Sultanlar sultanı pir Abdulkadir.
Abidler içinde bir Abdulkadir.
Bağdat’tadır türbesi, her yandadır gölgesi,
Ona evlat olanın, tez açılır perdesi,
Ah Geylâni, Geylâni can Geylâni, Geylâni
Âlemlerin sultanı Abdulkadir Geylâni
Nurânidir nurâni Abdulkadir Geylâni
Boşuna bakma o aynalara!
Sendeki güzeli yansıtamazlar.
Gözlerime, göz bebeklerime bak,
Güzelliklerini oraya kilitledim.
Şimdi ağlamaktan korkuyorum,
Ağlarsam, yaşlarla boşalacaklar.
Pırıl, pırıl bir nehir
Her taraf sahra, mesir
Sultanlara ilk mehir
Eski bir antik şehir.
Bağlar baran barandır
Bura Adıyaman’dır.
Evvel zaman içinde, zaman havan içinde,
Zamanı öğütmüşler,tarih duman içinde,
Masallarda aç yokmuş; herkesin karnı tokmuş.
Lafla karınlar doymuş; dipsiz ambar içinde.
Bir varmış, bir yokmuşla,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!