Selâtin Cami-i avlusun da
Kervan sarayların kollarında
Gül yüzlü Medrese bahçesin de
Sarayların fıskiyelerin de
Ummandan cağlar akar pınarım
Nice elsiz ayaksız böceklerini
Görür, işitir, bilir dileklerini
Kimselere sormaz nice hallerini
Aç bırakmaz doyurur midelerini
Tartı ile ölçülmez hazineleri
Gece rüya âleminde
Yatıyorum Hastane de
Hekimler toplanmış bir arada
Koşuşup duruyorlar orta da
Üç dört hekim bir arada
Eğenin üzüm bahçeleri
Altın sarısı çiçekleri
En güzeli incir ezmesi
Sevdiceğim zeytin ezmesi
Yemiş koymuşlar adına
Ayasofya'm yine hüzünlü duruyorsun,
Seni kurtaracak bir Fatih olmalı,
Seni saran bu zincirler kırılıp açılmalı,
Sen sus ey bülbül, bir gün gülecek Ayasofya’m.
Hanelere sevinç dola
Komşuyla birlikte ola
Ben sen gayri yok ola
Ayrım gayrim uzak ola
Selam verecek ne dost
Elini tutacak ne sevgili
Sonsuzluk dehlizine bakıyor gözlerim
Arıyor sıcak bir bakış ve gülüş
Tebessüm edecek yüz,
Bekle,
Yiğit Gazi Osman Paşa,
Askeri gösterdi vefa,
Yokluk-açlık çekti cefa,
Plevne Hatt-ı müdafa.
Genci yaşlı halka tutmuş
Etrafımda bağdaş kurmuş
Kimi yaslanmış oturmuş
Muhabbete dahil olmuş
Benim Adım Akıl Taşı
Sende katıl oymakbaşı
Anam derdi : “güneş doğmadan seherde
Evin kapısını besmeleyle
Açana, Melekler rızık taksimatı yapar
Rızkını da bol verir Yaradan
Yatağından erken kalkan kulu ’da
Aç susuz bırakmaz dünyada,
Obanın tam ortasında olan bu taşa halk tarafından Akıl taşı ismini konulmuştu. Çocukluğumuzda akşamları genci yaşlısı başında toplaşır. Günün olayları tartışır konuşulur, hikayeler, masallar, dedi kodular hep bur mekanda olurdu. Gecenin geç saatine kadar sürer giderdi..
-Kıbrıs barış harekât ...