Hüzünlü bir sonun
Başlangıcına giden yolda
Sinsi sinsi akıyordu gece.
Sokak lambalarını
Ve karanlık ağaçları,
Geçirip yolcuların gözleri önünden
Rüzgarın ıslığı ezgiler getirir çocukluğumdan.
Bir de ter kokusunu yırtık mavi gömleğimin.
Babamın titrek sesi çınlar kulaklarımda.
Ateşi hala ısıtır içimi anamın kara gözlerinin.
Güneşin kavurduğu evleri görürüm akşam üzeri.
Bir çocuk peydah olur yanımda aniden.
Yıllardır düşünüyor
Nasıl kazık atsam diye halka
Hal böyle olunca;
Hep vatandaşın boynuna geçiyor
Mecliste oturanın,
Sigarasından zevkle çıkardığı halka
Karanlık kompartımanları
Keskin sidik kokusu.
Bir de içimi yakan
Sigaranın isli buğusu.
Kusamadığım tüm dertlerim.
Boğazımdan gitmeyen düğüm.
Küçükken;
Kaybolmasın diye
Annem saklardı mavi kimliğimi.
Kendi sokaklarımda kayboldum.
Kaybettim kendimi;
Ne olur söyle anne;
Ruhu çalınmış bir ilah benliğim...
İbadete kapalı bir mabet...
Sunaklarım hep kurudu,ağzım dilim hep susuz...
Çok oldu kan akmayalı oluklarımdan...
Samarra'da bir tüccar aldı ruhumu.
Gelme...
Biraz kalabalık burası.
Dağınık biraz.
Hıçkırık sesleri var mesela.
Kederlerim maaile burada.
Kaç denklem varsa çözümsüz;
Sözlükte anlamı olmayan
Her hissiyattan muzdarip.
Ve ilahi günahlar yağarken ensesinden içeri;
Elleri semaya dönük,
Boş bir hayata tövbe arıyor garip.
Çok uzak değil...
Unutulmuş bir durakta;
Kenardaki çöplerden nasiplenen,
Hiç gelmeyecek dolmuşları bekleyen,
Hayatı hep yaşanmış ama hiç yaşamamış,
Mağrur kelebek kanatlı
Dimdik ayakta duruyor şuurlar.
Sendelemeden...
Sekmeden...
Ve sektirmeden hayatı.
Dünya doğru, yalan değil
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!