Bugün babalar günü,
Bir baba gördüm, mutlu mu mutlu
Bir elinden kızını tutar, diğerinden oğlunu
Kutlamışlar gününü babalarının
Eli ellerindeydi babalarının
Yürüyorlardı…
İçerimde yanan ateştir kordur,
Yaralı bir kalbin tamiri zordur.
Her an çiçeğin bir sonu vardır.
Çiçeklerim soldu bahar kış oldu.
Geçen zaman asla geri alınmaz.
Bugün benim doğum günüm
Bir mesaj bekledim senden
Her zamanki gibi ilk olan
Ve senden gelen.
Ama gelmedi…
Gelmeyecekti, biliyordum.
Senden gelecek bir gül bekledim.
Güllerin en güzeliydi o,
Ama gelmedi.
Hüzünlendim. Nemlendi gözlerim.
Yükseldi duygularım.
Düğümler oluştu boğazımda.
Anlamsızdı her şey…
Bomboştu dünyam.
Bugün bir yaş büyümüştüm aslında,
Ama on yaş yaşlandım.
Ağlayıp durdum, gün boyu.
Gelmeyen mesajıma, gülüme…
Gelen gider, var mı dünyada kalan?
Dünya yalan değil, insanlar yalan.
Çalış ahret için, aklını kullan.
Ömür çabuk biter, bunu bilelim.
Dağlar aynı dağlar, sular aynı su.
Bahar hüzün ile başladı yine, yaz ayları nasıl olur bilemem.
Kader örmüş ağlarını durmuyor, yakalamış bırakmaz ki
gelemem
İyileşmez yaralarım merhemsiz, akar gider gözyaşımı
silemem
Batmış hüznün dikenleri çıkmıyor, acı çeker gülmek ister
gülemem
En zor olan nedir biliyor musun?
Kalabalıklar içinde yapayalnız,
Akan pınarlar içerisinde susuz,
Bahçeler içerisinde çiçeksiz, gülsüz,
Sağlık ve sıhhatteyken güçsüz ve neşesiz,
Pırıl pırıl ayaz ve mis kokulu gecelerde uykusuz,
Bu kadar güzel doğada sensiz ve ümitsiz.
Kısaca güzelim, sevilirken sevgisiz kalmak.
Unutulmak, en zor olandır.
En zor olan...
Bir bakışın manası, yoktur hiç bir lisanda
Bir bakış bazen şifa, bazen zehir olsa da
Bir bakış bir aşığa, neler anlatır neler
Bir bakış bir aşığı senelerce zedeler.
Bir bakış yüreklerde volkanlar oluşturur
Sönmüş yanardağları yeniden tutuşturur
Bir bakış yaralara merhem olur anında
Bir bakış zehir olur, döner durur kanında
Bir bakış yakar seni, sönmez bir ömür boyu
Alır uykularını, istersen gel de uyu.
Bir bakış âşık eder yürekleri hoplatır
Bir bakış aşığını yıllar boyu ağlatır
Bir vadi düşlüyorum rengârenk çiçeklerle süslü.
Çayırlar arasında gelincik çiçekleri.
Pedalizalar dolaşıyor çiçeklerde.
Kırmızıya boyamış her tarafı gelincik çiçekleri.
Sarı, kırmızı, beyaz kelebekler uçuşuyor.
Papatyalar gülümsüyor bütün beyazlığıyla.
Arılar bal topluyor çiçeklerinden.
Çocuklar taç yapıyor başlarına.
Akarsular iniyor vadiyi çevreleyen dağların yamacından.
Cıvıl cıvıl ötüyor kuşlar,
Hepsi bize hizmet için yarışıyor adeta.
Kuşlar şarkımızı söylüyor,
Papatyalar bizim için arılara bal sunuyor,
Gelincikler gönlümüze ışık tutuyor,
Pedalizalar ruhumuzu okşuyor,
Akarsular şarkı söylüyor kulaklarımıza.
Sadece sen ve ben varız bu vadide,
El ele koşuyoruz çiçekler arasında.
Ne kadar güzel seninle olmak,
Ben seninle bu vadide çok mutluyum.
Tarifi imkânsız bir mutluluk bu...
Hayal de olsa çok güzeldir,
Mutluluklar.
Gerçeğim ise;
Mevsimlerin olmadığı bir vadideyim.
Sular ve ırmaklar akmaz yamaçlarında,
Kumlarla örtülüdür her taraf benim vadimde.
Yamaçları kayalıklarla dolu taşları bile siyah.
Güneş yakıyor kavururcasına,
Gelincikler olmaz bu susuz sahrada,
Pedalizalar uçuşmaz çiçekler olmadan.
Papatyalar küstü mü bu sahraya?
Nerede bütün çiçekler?
Burada arılar da bal bulamıyor.
Kuşlar da çok az şarkı söyler burada.
İşte benim gerçek Vadim.
Ben bu vadide yaşıyorum.
Bir hayaldi içimde, sana doyasıya sarılmak.
Bir bitişti,
Sana başkası sarılırken kenardan bakmak.
İmkânsızdı senin sevgini söküp atmak
En güzeli,
Kalbime gömüp bir ömür boyu onla yaşamak.
Biliyor musun can;
Bugün bu saatlerdi.
Kapatmıştın gönül kapılarını bana,
Bense kilit vurmuştum sevgime,
Gömmüştüm yüreğime
Gözyaşlarımla.
Oysa dün başkaydın
En güzel elbiseni giymiştin.
Senin için demiştin bana,
Hatırlıyor musun?
Neler değişmişti ki, bir gecede?
Sorgulamadım, hakkım yoktu buna.
Sakladım, çok derinlerde sevgimi.
Kırılsa da akvaryum,
Çatlasa da fanus,
Parçalansa da yürek…
Gömülmeliydi.
Gömdüm...
Ufukta yeni gemi varsa
Yaklaşmalıydı limana.
Demir almalıydım limandan.
Gelmişti zaman
Dolmuştu müddet
Yağmıştı nisan yağmurları.
Silmişti geçmişi senden.
Bende ise yaralar açarak derinden
Gözyaşlarına dönmüştü.
Ayrıldım limandan meçhule doğru.
Rotasız… Hedefsiz
Sürüklesin dalgalar
Hangi kıyıya çarparsa çarpsın.
Hiç önemi yok.
Dalgalar yükseldi
Kasırgalar esti yüreğimde
Ne tusunamiler geldi geçti.
Üşüdüm, kızgın çöl sıcağında.
Titredim…
Sıtmalar nöbetleri tuttu her gece
Ve hayat devam etti.
Sarsıntılarla…
Şimdi uçsuz bucaksız bir sahrada,
Güneşin batışını seyretmekteyim.
Ve biliyor musun?
Ben nisan yağmurlarını,
Hiç ama hiç sevmiyorum.
“Bir aşk öyküsüne”




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!