Mutluluk döndürür başımızı,
bitmez sanırız gözlerimize dolan sevinç
Rengarenk mis kokulu günlere
çivilenmek ister hep geçmişimiz
Oysa çiçekler kurur önce
yapraklar terkeder sonra ağaçları
Hangi ışık parlar
el değmemiş zamane fenerlerinden
Hangi aşk büyür, taşar
daha duymadığımız öykülerden
Hangi söz sarar bizi, hangisi sizi
bugünün anlamsız düşüncelerinden
İçimde bir yerlerde
duvarları neden bilmem
bir bina yapıyorum durmadan
Önce her şeyi her yere yerleştiriyorum
sonra bir şey arıyorum her yerde
Ben farkında olmadan sakın
Sımsıcak bahar sabahı açılır yüreğin
kapanıp kalır üstüne
bir yol kenarında yalnızlığa inat
kıpkırmızı açan gelinciğin
Bir rüzgar kopar uzaklardan
Bir teğel ipliğiyle bağlı sanırdım
koparıp sanki sökebilirdim hayatımdan
O eski sözcükler de mi gelecekti
ben hızla kapatıp kapıları kaçarken arkamdan
Yol çizgileri gibi binlercesini bıraktıkça geride
binlercesi de bekleyecek miydi beni ilerde
Zamanımın
bilmem kaç bin yıl öncesinden
gelip bana sarılan
bilmem kaç bin yıl ötesine
benden kopup giden
birikimin yazgısına kapıldım bir kez
Nedir gökyüzünün küle çalan bu rengi
Nedir sabahtan beri yağmurlarla inip
ayaklarımı zorla yollara çeken bu ezgi
Bu serinlik
bu gittikçe sıkıştıran
üstüme üstüme gelen insan seli
Yüreğimin çöplüğünden çıkarttığım anılardır
geçmiş rüzgarların kumlarla karıştığı gecelerde
öfkeyle kalkıp
üstünden atladığım ateşler
Sırtüstü yatıp dinlediğim fısıltılardır
gitgide küçülen gökyüzünde
Sabahı getirdim, bu şehre gelirken yanımda
İçinde kuşların ilk heyecanı
sevinçleri su toplamış yemyeşil yapraklar
Yüzüm sımsıcak
ellerim yeni yeşermiş bir fidan
Sabahı getirdim, bu şehre gelirken yanımda
Kendi gözlerim kendimi seçmiyor
Ellerim benden yana değil
Ayaklarımı ileri sürümek istiyorum hep
Oralı oldukları bile yok
Hepsi yanımda, kimse bende değil.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!