Yıllar var ki bir türlü hâlâ unutamadım;
Gül yüzüne hasretimi avcuna kazıdım.
Hicranla dolan şu gönlüm yöneldi semaya;
İnsan bu acıtır, incitir diyor Mevlâ’ya.
Gidenin değil, kalanın hikâyesidir bu;
Peş peşe bıçak sallıyordu o aşk mensubu.
Acıyı iliğime kadar hissediyorum,
Zamansız gelen bu ayrılığa yanıyorum.
Sensiz nefes almak bile içimi yakıyor;
Uyku girmez oldu gözlerime, yaş döküyor.
Bu da geçer diyerek yaşadığım her bir gün,
İlk sefermiş gibi yakıyor canımı güzün.
Yüreğimin tam ortasında ayak izlerin,
Özlemle boğazıma takılıyor nefesin.
Birdenbire yangın yerine döndü kucağım;
Bir ele onun eline ne çok ihtiyacım.
Ömrüme bin yıldan uzun gecenin bestesi,
Bir damlayla serilir beşinci senfonisi.
Eski bir şarkıdan sızar düşlerime billur;
Yetim duygularım kör kuyularda kaybolur.
Aşkım ziyade dudağa tene dokunmaktan;
Parmak uçlarından öteye kalbe uzanan.
Yaşayan kavuşur elbet ansızın balçığa,
Rükûsuz secdesiz konur varlığı toprağa.
Her seferinde öldük, bittik deriz ölmeyiz;
İçimizi saran hüzün alevlenir renksiz.
Geçen boş onlarca yıl ya da birkaç saniye,
Başını taşlara vurur sesiyle heceye.
Hayat yanılgılar ve aldanışlar toplamı;
Dilim lal oldu, duymaz mısın susuşlarımı?
Sevgimin ateşi vücut bulur gözlerinde;
Sen var, ben var, biz yokuz; yazık aynı şehirde.
26 Nisan 2024 / Cuma / Ankara
Halil KumcuKayıt Tarihi : 25.2.2025 13:46:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"Unutmak, zamanın yürekten silmeye yetmediği izlerin arkasında, anıların gölgesinde kalmaktır."
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!