Yazar ve Şair, Hakan Erdem 1970 yılında Ordunun kabataş ilçesi, Eceli Köyünde dünyaya gelmiştir, küçük yaşlarda babasının işleri nedeniyle İstanbula taşındılar belirli bir müddet durduktan sonra yine babasının işleri nedeniyle İlk tahsil hayatını Lüleburgaz da 8 sene ikamet edip oradan tekrar ayrılarak Memleketine dönmüştür böyle gitgelli hayatı onu dahada bilgisine bilgi katmıştır, hayatı boyunca maddi ve manevi dünyanın engebeli hayatında belirli zorluklar yaşamasına rağmen yılmamış, kendini elinden geldiğince Edebiyat, İlim Bilimle solu ...
Bir zemheride tanıdım seni, yükün ağırdı sen yükünden ağır, haykırmıştın hani dağlar yankılamıştıda duyan kulaklar neden sağır,? Yine bir zemheride tanımıştım seni çimen bakışlarınla yürümüştüm baharlara, engellemiyordu seni, yoluna düşen ateş ve kor, bunu göremeyen dünyada hem bakar hem kör...
Bir tükenmez kalemin, hikayesidir yazdıklarım, Utanmaz ellerin, tuttuğu kalemleri alet edip yazdılar ektiler sayfalara, Çirkef tohumlarını, beyinlerine kazıdılar yavrucakların,
Şimdi büyüdü adammı oldu ne,? devrim dedikleri tabiatından geçti sülalesi, yıkılasıca veletlerin diktikleri fidan büyüdü, zehir açtı dağ bayır (terör pkk)
Çiçek yerine, Mis kokan topraklarında barut koktu yağ koktu zehir koktu gün boyu, Genzim yandı yürek yandı, yürekler yandı, hani ırmağından içtiğim suda, kanla karışık zehir akardı ya kuş bile konamazdı kanatlarını çırpıpta yıkanamzdı ve kana kana içemezdi (ırmaklara bulaşan fabr atıkları)
Kendinizi okyanusun ortasında kalmış
Bir gemi olarak düşünün
O gemide yoksa bir kaptan,
hadi bakalım bulun karayı
Kurtulun bu okyanustan.
Ellerin üşümüş soğuk akşamlardan
Gözlerin yaşlıymış mutlu yarınlardan
Papatya topla gel, gel baharlardan
Unut mazileri gel, koş hakka doğru
Ormanlara koş, ağaçlar kucak açsın sana
Adı yok bu dünyada gittiğim yerlerin, gizeminde gördüğüm rüyaların
İplik gibi eğri hortumların içinden geçtiğim, günlerinden hatırlarım
Karanlığı delen ışığa doğru basamadığım yollarmı beni götüren?
Yoksa, kollarımdan tutan görünmeyen bana yoldaş varlıkların
Issız çöller değildi geçtiğim yemyeşil vadiydi gördüğüm daha önce
Eskiden papatyalara bakmaktan hoşlanırdım,
Onları büyütürdüm gözlerimde
onlar dev olurlardı ben ise cüce
Ya İlahi! nimetlerine bin şükürler olsun
Elhamdülillah!
Bir zemheriydi Köyümden gidişim kolay olmazdı dönüşüm, orak aylarını özlerim köyümün,
ırmak kayalarından bohuç oynarım rüyalarımda, koşarım sanki koyun pozlarında
Tıfıl bir çocuktum oysa, koşarken ayaklarıma takılan kabak sarmaşıkları düşürür beni,
ısırganlara sor beni yada fındık ağaçlarının arasındaki kızıl otlara, şimdi hiç bulamadığım böğürtlenlere sor beni, sana benden daha iyi anlatacak beni ve benlimi
yüreğimde kocaman büyüttüğüm sevgi ışıklarını seriyorum toprağa, yel kaldırmaz güç yetmez bir daha
Karadenizliyim!
Lazca konuşma merakım hiç olmadı.
Ana dilde lazca isteğim olmadığı gibi.
Karadeniz diye adlandırılan topraklarda hep gurbeti yaşadım.
Bazen inşaatçı oldum, bazen hamal.
Bazen yurt dışına göç eden emekçi.
Sildiğim 12. not defteri bugün. hani eskiden yırtılan israf kağıtların yerini alan, ağaçları kurtaran dabbenin penceresi, yani bilgisayarımdan sildiğim 12. not defteri
ve yazmak istiyorum kıyameti ve alametleri şiirce,
zor kelimeleri birleştirmek günlerce
yapboz gibi resimlerin sübliminal mesajları,
anlamıyor çocuk bakıyor oynuyor saatlerce
Bir kapı arala hüzün bahçesine doğru, Dua rüzgarları essin girsin içeri, Bir çatı arala Ayet Ayet aksın Yağmurlar topraklara, Mutluluklar yeşersin kardeşçesine, Hoşgeldin İbrahimi yakmayan Ateş, Musanın denizleri yardığı Asa, Hoşgeldin Yusufu saklayan kuyu, Sen rahat uyu kardeş, Yeşerdi bak Peygamber Soyu..
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!