Çekilip şöyle tenha bir kenara diz çök
Kalbinden geçenleri bir bir ortaya dök
Hele inlesin iniltilerinden yer, gök
Açılır rahmet kapıları bil bu gece
Huzuru ilahiye durup eğ başını
Kuşatmış dünyayı öfke, nefret, ihtiras
Dün önceki günden, bugünse dünden beter
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı miras
Kardeşçe paylaşalım hepimize yeter
Akmasın hiçbir çocuğun gözlerinden yaş
Sabreyle gafil gönlüm her türlü derde
Seyreyle âlemi bak gör ki neler var
Yavruların toprağa düştüğü yerde
Ciğerleri parçalanan anneler var
Zalimler birbiriyle yarışır şerde
Fecr-i Kazibi geçtik hamdolsun
Işık karanlığı boğmaktadır
Akla karayı seçtik hamdolsun
Artık Fecr-i Sadık doğmaktadır
Çıkmaz sokaktan çıktık hamdolsun
Olduğu yerde döner bindiğim gemi
Ne selamet bulmuşum, nede batmışım
Yıllar yılı peşimden koşan gölgemi
Bir rehber misali önüme katmışım
Çaresiz yaşarken dünya sürgünümü
Kabuk tutmaya başlamıştı yaralar
Birileri kanatmak için kaşıyor
Gözümüzü dört açalım bu aralar
Münafıklar fitne için dolaşıyor
Kardeşler birbirini nasıl karalar
Aldanma fani dünyanın cazibesine
Kulak ver hakka çağıranların sesine
Sana senden de yakın olanı unutma
Yol onun yoludur. Sakın başka yol tutma
Elde kalem, dilde dua, gönülde zikir
Yoksun ya mevsimler kış, aylar zemheri
Görmedi bu gönül ne ilkbahar ne yaz
Buz tuttu Dünya gittiğin günden beri
Güneşi üşütür içimdeki ayaz
Zamanda bir kutsal yolculuğa çıksam
Antivirüs
Dermansızım, kırılmış kol, kanat
Ne yapmalıyım,bilemiyorum
Atsam da kalbime her gün format
Bir türlü seni silemiyorum
Tükenir ömür sermayem azar azar
Güneşi görünce eriyen kar gibi
Açmış ta kollarını bekliyor mezar
Yıllardır hasretimi çeken yar gibi
Kurulmuş ta dünya meydanına pazar
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!