Korkuyorum bir gün,
Yakalanırız sarmaş dolaş,
Nasıl anlatırım seni aşk,
Kim anlar ki seni...
Seni benimle,
Soğuktan değil biliyorum.
Dizlerim titriyor,üşüyorum.
Gözlerimde damlalar donuyor.
Üşüyor, üşüyorum...
Bir an resmine bakıyorum,
Tüm şehri uyuttum,
Üzerine yürüyorum sevdanın.
Bir senin ışığın yanıyor,
Bir de sokak lambası.
Bir sen uyanık,
Bir de ben bu şehirde...
Sen de bakmıştın buradan kendi acılarına.
Sigaraya ilk bu köşede başladım.
Uzakta görünen ağaçlar büyüdü.
Kalbim yalnızlığıma kök saldı.
Yüzün vardı senden öte.
Kanatların vardı göğe uzanan.
Her camda bir perde vardır.
Yaşananların kokusunun sindiği,
Sararmış veya beyaz perdeler.
Her akşam üç beş kadeh atan adamların,
Evdeki patırtısına şahit olurlar.
Helal olsun.
Sen de gittin ya tamam herşey.
Umutlarımla içtiğim her mey,
Siniyor yalnızlıklarımın kuytusuna.
Sevdalı rüzgarlar esiyor hazan sabahımda.
Ve güneş doğuyor hiç doğmamış gibi.
Bi'şey olacak mı dedim dün.
Herhangi bi'şey olmasını beklemem ben.
Bi'şey ki kırmayan, dökmeyen, üzmeyen.
Karanlığı aydınlığa, hüznü mutluluğa çeviren,
Bi'şey olacak mı diye beklerim.
Sessiz ve usulca yolunu bulur sularım.
Ellerimi nereye koyacağımı bilemediğimden
çok sigara içerim.
En fazla sana benzeyen bir şiir yazana kadar
parmaklarım üşüdü.
Çocuklar buza basıp düştü.
Kahvem döküldü.
Git diyen sen değil miydin?
Gittim işte yağmur damlalarıyla,
Bir anlayanım varmış bu dünyada meğer,
Yürüdüm gittim yağmur damlalarıyla...
Üzdün, kırdın, yıprattın beni,
Yoktun ki.
Sabahları kesme kaya caddelerdeki taşların arasından;
süzülerek akıp giden bir çiğ tanesiydin.
Yoktun aslında.
Pazar torbasını birkaç sebze ve meyve ile
doldurmayı ümit eden,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!