Nerdesin diyorum, hiç ses vermiyorsun,
Özledim diyorum, bende demiyorsun,
Gelirimsin diyorum, nerde diyorsun,
Oysa ben bu bahar beklemiştim.
Baharda bekleme, kışa diyorsun,
Benim büyük dedeme ait bir anım var.Savaş çıkmış, dedem haydi. askere diye
Yedeğine atlarını, kardeşini alarak savaşa ve vatanı korumaya gitmiş.
Vatanı savunmaya gitmiş, hazırlık için de iken eşine ve annesine şöyle demiş.
Babamın hacıdan getirdiği kefenimizi koy anam bohçamıza, bugün onu giyme zamanı işte.
Vatan elden gidiyor diyerek atlarına binip yola koyulmuşlar, ben bunu büyük annemden dinlemiştim.
Sanmıştım ki o zaman masal yada hikaye.
Şarkımızdı seni bana anlatan
İçinde adin vardı.
Hayallerin vardı.
Nağmeler beni sana anlatırdı.
Seni de bana.
Şarkımız bir ezgiydi içimi ezen.
Can Evlatlarımız Şehitlerimiz
Şehitler Af edin bizi size kurşun sıkanların bugün elini sıkacak devletımız af edin hakkınızı helal edin...
Ala boyanmış
Ah şu şehitliklere bakın dop dolu.
Seherin yelleri getirir selam,
Sensiz bir hayatta inan duramam,
Darıldın mi diye nasıl sorarsın?
Sesini duymadan güne başlamam...
Bendeki sevgini sen de bilirsin,
YABAN İLLERDE
Ne zor bilirmisiniz yaban ilde olamak, bir de emanetciyseniz. İşte hayat o zaman size şaşı bakar, tıpkı benim gibi. Yarın anneler günü, neyime ki burada benim anneler günü. Yüreğimde kocaman bir yara var, ağrılarım var. Çaresiz oraya buraya koşmaktayım, uzakta olmak, yatağımda değilim, dışarıda dolaştım saatlerce. Hiç mi hiç tanıdık yok çevrede, sadece hay huy selamlaşan insanlar. Onlar telaşlı, herkes birşeyler alıyor, özellikle çiçek annelerine vermek için. Ben mi, kime vereceğim ki, annemde yok, mezarıda burada değil. O en güzel ve en özel annem yok, ben de yok sayılırım. Şaşkın ve çaresizce, ayaklarım bugün ilk defa bir hristiyan mezarlığına götürdü beni. Bakımlı, düzenli ve her yer çiçek dolu, ziyaretcilerde çok. Kendince, dini neyi emrediyorsa o şeklide dua edenlerle doluydu. Bakındım herkese ve yerde yatanlara, sonuçta oda, bizde toprak altındayız ama bu düzen ve temizlik düşündürdü beni. Anamın, babamın yerlerini zor buluyorum. Bir yasin okuyayım diye oturur oturmaz, kırk kişi çevremde, kimi ben okuyayım, kimi su istermisin. Baktım burada her mezar aynı, evlerininin düzeni gibi ve her parsele, hatta daha az bir yere, bir çeşme, bir kova koymuşlar. Herkes istedigi gibi suyu alıyor, çiçek ekiyor, kendince dua ediyor vesaire. Biz burada da sınıftamı kaldık. Ben de sadece resim çektim, dua desem olmaz, selam desem olmaz. Acaba onlar bizim gibi merak etse, gezseler bizim mezarlıkları ne derlerdi? Bu macera oldu benim için, çünkü içimde bir şeyler olmuştu ve çaresizce ayaklarım oraya götürdü beni. Oradayken bir arkadaşım aradı, neredesin diye, mezarlıktayım dedim, neeee, neden gittin dedi. Ben de bilmiyorum, bugün bir hüzün var, sanki ateş degirmenine düştüm döndürüyor beni, dünya dar dedim. Hay Allah dedi, neden ki dedi, bilmiyorum dedim. Baya dertleştik, hastayım diyor, sanki artık sona doğrumu gidiyoruz ki dedi. Tez biten tuvalet kağıtları gibi hissediyorum kendimi diyor, o beni, ben onu tesselli ettik.
Ama şu bir gerçek, bu gün anladım ki, insanoğlu neden doğar, neden yaşar ki bilemedim. Ben de arkadaşımdan esinlendim sanırım ve suya tutunca hemen eriyen tuz gibi hissettim. Yarın olmasa yada yatıp kalkmasam, artık istemiyorum bu ateş degirmeni dunyayı. İsteyenler yaşasın, istedikleri kadar. Ben bir an önce gidip, hazırlık yapsam diyorum. Orada iş çok. İşte kapı ardı kadar yakın bir ölüm var aslında. Neden o halde, neden ki insanlar bu kadar saldırgan ve kırıcı, kimseye verilmeyen bir tapusu var dünyanın ve bizler emaneten buradayız. Bir pencereden bakıp, geçip gideceğiz, toprak olacağız, kurdu, kuşu doyuran bir bedenimiz olacak. Ruhumuz, onu artık Allah'ım emenetine alsın inşallah. Yarın bakalım kim öle, kim kala diyelim ve yatalım artık.
ANNEMLE ANNELER GÜNÜ SOHBETİM
Bu bir şiir değil. Güncel Konuları paylaşmak istedim sizlerle.
Ne biçim insanlarız biz? Konu komşu, akraba nerede o eski günler? Ne yaşayana yakınlık, ne ölüye saygı. Neredeyiz biz, biz ne biçim insanlarız? Aynı apartmandan çıkan cenaze, nereden çıktı, hastamıydı, kazamı geçirdi yoksa yaşlı mı, genç mi? Kimmiş bilmiyoruz. Bir öğlen tatili eve gelen ben, şöyle bir şeyle karsılaştım;
Kapıda apartman yöneticisi,
- Cenaze var da onun için erken geldim - diyor. Kim demeye utandım ve onunla camiye gittim. Musalla taşında yatan, benim komşumdu. Kendimi öyle kötü hissettim ki, baş ucunda durdum;
- Selam ey komşum, ben ne biçim bir insanim ki, seni hiç tanımadım. Adını şimdi gördüm, kaç yaşındasın, hasta mıydın, kaç gün yattın ya da aylar yıllarca mı, ya da kaza filan mi geçirdin? Sen de beni tanımıyorsundur, şimdi geldim. Belki desinler, belki utandığım için ya da kim bilir çok üzüldüm. Evet evet çok üzüldüm ve kendimden iğrendim.
- Ne şimdi bu, günah mı çıkarıyorsun der gibi bakma öyle. Birazdan imam soracak
Kardeşcik
Bestekâra zümrütten nur kelime,
Tebessümle buyururdu kardeşcik,
Gül yüzlüden teberrüktür dilime,
Gülüşüyle doyururdu kardeşcik.
Hani kırklı ellili yıllar hatta atmışlar. Yedi Tepe olan İstanbul`da bir tepeden bakınca diğerleri selam verirdi. Ah İstanbul, sana ağladım! Vapurlar sınıflara ayılmış bindiğiniz zaman. Centilmen beyler, kibar hanımlar bir birini selamlardı. Şimdiki gibi balık istifi, ter kokusu, insani boğmazdı. Ağladım İstanbul!
Pazarcılar kibar, fileni doldurup eline verirdi. Şimdi ki gibi - aman alma, ne istersen – demezdi, bağırmazdı. Ah İstanbul ağladım sana! Sokak simitçimiz nazik bir dille: - akşam simidi, açma çatal - diye bağırmak yerine seslenirdi. Yoğurtcu elinde çani, - yoğurt - der uyuyanları ve bebekleri düşünerek sessizce çanini itina ile sallardı. Elli atmış yıllarında. Gece bozacı sessiz ve kibar seslenirdi. Çağırdığın zaman kibarca gelir ve ikramda bulunurdu. Turfanda sebze çıkınca mahallenin manavı haber verirdi. Ne istersiniz, ne göndereyim derdi?
Ya ramazanlarda ki coşkular, ezanlar, gezilen camiler, türbeler?
Simdi hepsi batıl inanç olmuş, insanlarda nerede o eski hazlar?
Gurbetten sılaya köprü kurmuşum
Bir damlayken okyanusa dönmüşüm
Ben sevgiyi yüreğimle görmüşüm
Görmek istiyorsan gönlüme gel ordayım
Verdiğim sevgi sözünde hep durmuşum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!