Hafize Kılıç 2 Şiirleri - Şair Hafize Kı ...

Hafize Kılıç 2

Anlamsız bir çarpıntıydın içimde
Göçmen kuşlar gibi
Bir gelir bir giderdin aldırmazdım
Yıllar önce
Ahh zavallı yüreğim ah
Ne fırtınalara tanık oldu

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

Gecenin hüznüdür uykumu bölen,
Sen yoksun yanımda hasretindeyim.
Bir tek rüyalarda seninle gezen,
Olmadık beraber sevdalardayım.

Özlem deryasına dalan ben oldum,

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

Uzaklar da değilim ben
İnanamayacağın kadar yakınındayım
Gözünde yaş, kirpiğindeki toz kadar
Alıp ta vermediğin nefesim.

İçinde ki kıvanç kadar

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

Bir öğle arası karnımızı doyurmak için girdiğimiz kebapçıdaki manzara;
Ortam harika ve temiz. İlk defa girdiğimiz bir yerdi oysa, sanki öyle tanıdık bir yer ki. Rahat bir ortam, güler yüzlü garson. Ne yiyeceğimizi sorduktan sonra, siz bilirsiniz ama yöresel bir tat bu, denemek istermisinzi dedi. Olur deneyelim dedik ve siparış verdik. Kısa sürede siparişimiz geldi. Gerçekten mükemmel bir tat. İyi ki tavsiyeyi dinledik dedik, doyasıya ve gönül rahatlığı ile yiyorduk ki, duvarda gözüme ilişen bir yazıda şöyle diyordu; ' sayın müşterilerimiz, mutfağimiz daima denetiminize hazırdır '. Şöyle düşündüm, işletmecinin çok aklıllı olduğunu gösteren bu yazı ancak kendine öz güveni olan birisini işaret ediyor olabilirdi. Bir ikincisi de kendine güvenmese bunu yazmazdı düşüncesi. Ben şahsen ikinci şıkkı düşündüm ve hafif gülümsedim, akıllı bir işletmeci diye çevreye göz atınca, bir çok yerde göremeyeceğiniz şekilde temizlik kokusu vardı aslında. Ama salonun temizliği, düzeni ve tabi ki al benili olmalı ki müşteri gelsin.
Esas işin üretim yapılan bölümü, yani mutfak. İşin bilincinde olan bu işletmeci, bu duvardaki gayet okunaklı yazıyla bunu ekarte etmişti ve güven vermişti. Herkes benim gibi iki fikir yürütemez ya da güveni irdelemez. Benim de bu kadar derin düşünmeme neden, bir zamanlar işletmecilik yapma sebebiyle oluyor.

Yemek yiyip bir yandan da bu düşünceler içerisinde iken, karşı masaya bir çift süzüldü. Adam iri cüsseli, kadın zayıf, narin bir yapıda ama yürüsem mi yoksa yürümesesem mi diye ağır adımlarla, sanki bir mahkemeye çıkıyor gibi isteksiz. Bezgin adam umursamaz bir tavırla, hart diye sandaliyeyi çekip oturdu. Kadın kendi kendine bir bakındı ve sandalyeye ilişti, emaneten oturmuş gibi oturdu. Boş gözlerle bir noktaya bakıyordu, rengi solmuş, bir hastalıktan yeni kalkmış, nekahat döneminde gibi sanki. Ya da çok kötü bir hastalık haberi almış gibi. Gözümü ayıramıyordum, ister istemez bakıyordum. Aralarında da oldukca yaş farkı gözden kaçmıyordu. Sandalye hafif sallansa, düşecekti. Ürkmüş bir serçe kuşu gibiydi, adam hemen menüyü aldı bir şeyler seçti. Sanırım garsonda gelmişti ve siparişi verdi. Bu arada sen ne yiyon kız dedi, sesini birileri kısmıştı. Belli belirsiz sen ne yersen dedi. Ben o kadar yakın olmama rağmen dudak okuyarak zor anlıyordum, adam aynı yemekten iki tane dedi. Ne içeceğini bile sormadı. Neyse siparişler geldi, servis yapan garsonunda gözünden kaçmamıştı bu hal ve tavırlar. Adam hemen yemeğe başladı, karşısındaki kadın gözlerini adama dikmiş, öyle bir bakıyor ki, gözleri asla hareket etmiyor, yemeğede dokunmuyordu. Kadın ağlıyordu ama göz yaşıyla değil, gözleri göz yaşı dökmeden ağlıyor. İçi ağlıyordu, kim bilir göz yaşını kaç yıldır dökmüştü. Belki göz yaşı bitmiş yada artık isyan etmiş ve akmıyor. İçeriden bir yol bulmuş gidiyordu ama kesinlikle ağlıyordu. Dalgın, kırgın, bezmişti bir şeylerden, gözleri ve ruhu derin derin ağlıyordu. Adam hiç oralıklı değil, yemek yemeye devam ediyordu. Bakımsız, pis yemek yiyişi bile iğrençti, belli ki kadından mutluluk uzaklaşmış hemde öyle uzaklaşmış ki el bile sallamadan gitmişti. Belki hiç uğramamıştı kim bilir. Kim neden bu hale getirdi? Eminim önce babası onu insan olarak görmedi ve evlat olarak görmedi. Ya berdel ya kuma yada alacak verecek silinsin diye vermişti bu adama. Canım yüzü öyle güzel, gözler kömür karası, solmuş tenininden göze çarpıyor. İşte canım kim bilir ne zaman bir aynaya bakmıştı. Bu güzel gözler kendini bile unutmuş bakınırken, göz göze geldik bak halime der gibi baktı. O arada yesene kız dedi adam, hırlar gibi bir sesle. Elini uzatıp, bir parça pidesinden kopardı ve zoraki çiğnedi. Yutkundu, sanki bir kaya vardı ağzında. Benim fark ettiğimi de fark etti ve göz ucuyla beni de süzüyor ve ağlıyordu, derin derin. Bir iki lokma yedi, yemedi adam önünden kendi önüne çekmişti. Kadın oh bir yükten kurtuldum der gibiydi...
Aslında oturup uzun uzun tüm olup biteni yazmayı çok isterdim ancak kadının bakışı içimde sayfalarca yazmıştı, gördüklerim yetmişti. Günümüzün gerçeği maalesef daha bir hafta önce dünya kadınlar gününü kutladığımız şu günlerde, kadınların bu şekilde yaşaması beni son derece üzmüştü. İsmini bile bilmediğim bu kadının yaşamından kesitleri ve kendi duygu ve düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim.

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

Anneler günü diyorlar bir teleş bir koşuşturma acaba hangi annemin günü ki?

Her gün düşünüyorum, Oktay`a sordum bilmiyorum anneme sor dedi. Kapıdan giren ilk anneme sordum, hangi annemin günü anne diye? O da bir şeyler anlatti ama anlamadım ki. Olsun peki dedim anlamış gibi yaptım ama anlamadım. Gece en ıyısı yarın anneme sorarım dedım, ona bir şey sorunca sarılıyor ağlıyor anlatıyor ben en çok o annemi seviyorum. Sabahı zor ettim, kapıdan girer girmez anne senin günün mü dedim? Evet ama bütün annelerinde dedi. Nasıl dedim?

Herkesin annesinin günüymüş dedi, anneye resim yaparsin dedi, ama hangisini çizeyim ki diye düşündüm? En iyisi ben Oktay`a sorayim. O da bilmiyorum dedi. Bizim annemiz yok ki dedi, neden dedim? Işte yok dedi! Oktay ağladi, ellerimle göz yaşlarını silecektim ittirdi...

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

Kader’in bayramına bak
Bir kez daha isyan ettim kaderime,
Belki benim değil seninkine,
Ne fark eder
Ha senin ha benim,
ayırdı bizi işte acımasızca.

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

Her dem akar ırmakları
......Sellerde sevgin olursa
......Al al olur yanakları
......Güllerde sevgin olursa

Aklımdan bak neler geçer

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

O kadar derin bakma demiştim,
Bakışlarındaki sevgi hasrete döndü.
Bakma bana öyle demiştim,
Bedenim bin parça şimdi,
Hayat denen bu yolda seni beklemiştim.

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

İki evladım var, ben anneyim.
Biri dünyanın bir ucunda, diğeri bir ucunda,
Dünya küçük derler ama yok çok büyük,
Ulaşamıyorum, birine gidersem, diğeri kalıyor.
Bu gün anneler günü, birinin yanındayım, ya diğeri?
Canımın diğer yarısı çok uzaklarda.

Devamını Oku
Hafize Kılıç 2

Düşlerimin arasına şiir düşmüş,
Yazıp okuyasım geldi düşümde hece hece,
Seni yazmak geldi içimden,
İsmini yazıp, düşlerime emanet ettim dün gece.
Gördüğüm düşü hayra yorsam mı,
Düşlerimin arasında şiirimsin sen,

Devamını Oku