Hışmını işitiyorum rüzgârın
Yeis’ e boğacak birazdan gecelerin uğultusu
Doğacak tan sabah mahmurluğunda
Uyan sevdiğim uyan acı bir kahve pişir
Tuzlu dökülmesin kırk yıllık fincanım
Ab-ı hayat gözlerin eşmesinden içir
Canım... İki gözüm su.
Geçiyordum kapısından bir akşam vakti
Soğuğa kesmişti havası yansıyordu yüzüne aslı teyzenin
Badem yeşili yaralı damarları büzüşmüş elleri
Zelzeleye tutulmuşçasına…
Ucuna tutunarak yürüdüğü bastonun gonk sesi
Ahşap kapının tokmağı günün kapanışını bildiriyordu.
Aslı teyzem… Bak işte kararıyor yine gökyüzü
Güneşin ufka bakan son ışıkları da
Işıltılı gözlerin gibi sönmekte
Şimdi sana anlat desem yaşamı serüvenlerini
Sızlanacak yaralanacak hisleneceksin
Korkmuyor musun yalnızlıktan
Havalar da buz kesti mübarek
Ahengi saçların rengi sanki
Üşümüyor musun?
Düşünden yeni uyandırılmıştı sanki
Fısıldar gibi konuşuyordu benimle
İnsan yaşamını sorgularda talihine yanmaz mı oğul
Nesinden korkacağım yalnızlığımın
Korkularım ecel olsa ne çare
Soğuğuna sarınıp ısıtıyorum yüreğimle
Közümün külleneceği vakte kadardır ömür diyor.
Ve devam ediyor
Oğul şaire sormuşlar kalemin keskin mi diye
Arenada ölümüne savaşmak mı? Pir Sultanın ipinde asılmak mı?
Ya da ölümüne sevişmek mi sevgiliyle?
Şair...
Ölümüne olduktan sonra ne fark eder ki demiş
İşte yalnızlığımın öyküsü budur çocuğum.
Kapanınca sensizliğe geceleri neyleyim
Adını çarpar duvarlara iksirinden yüreğim
Kurulur kazanlar ruhumda alev
Yanmak uğrunaysa aşk dinle ey oğul!
İşte karşında dev bir çınar
Aşk bana… Ben aşka gereğim.
Çekildi perdesi yası büründü
Güz aynaları soldu yüzüm
Matemi yalnızlıklar bulandı cama
Kapladı gözlerimi ecesi yıldızlar
Şifası özlemlerine gebe
Hançer yarası ağrısı!
Beter sevdam.
Kayıt Tarihi : 16.4.2024 12:25:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!