Her akşam efkârlı hisler içinde,
Hayalin gönlümü avutur gider,
Fersiz mum erirken sisler içinde,
Hasretin ömrümü çürütür gider,
Kesilmiş soluğu sesi yellerin
Bir köyümüz vardı adı “Abdalcık”,
Bir yanı düz ova bir yanı dağlık,
Gav topraktan güveç tandır yapardık,
Lavaş ekmek yiye yiye büyüdük,
Asma sekili, tandır başlı evimiz vardı,
Arzı hal eyledim bad-ı sabâ-ya,
Ezel bahar bizim ele gel dedi,
Pirim Abdulgafur, Habib babaya,
İzzet ile ahvalini sal dedi,
Yol üstü geçerken daphan ovası,
Ne gamda nalânım ne demde şadân,
Hicran-ı alemde zarâ düş oldum,
Garip sevdakârım hasretim umman,
Aşkın ateşinde nara düş oldum,
Sürgün uykularda kör gecelerde,
Ayrılık çok acı,hasretlik yaman,
Kalkmıyor üstümden gasevet duman,
Ne gurbetlik bitti ne geçer zaman,
Hep gecedir garibe gün doğmuyor,
Göz yaşlarım karanlığı boğmuyor,
Dünya tarlasına ekilmediysen,
Kaderin göz yaşıyla sulanmadıysan,
Feleğin tırpanıyla biçilmediysen,
Namerdin patosunda savrulmadıysan,
Gardaş sen beni anlayamazsın,
3- mart 1918- Aşkale’nin
Kurtuluş destanı
Titredi rüy-i zemin gürledi gökler,
Yürekler yay gibi gerildi bu gün,
Bir üç mart günüydü, bin yıla değer,
Sine-i gurbete düştüm düşeli,
Toprak hasret,hava hasret,su hasret,
Hançeri bağrımda nasıl gülmeli,
Canı tenden ayrı koyan,bu hasret,
Arz-ı hal eyledim saldım yollara,
Sevilmek kolaymış sevip göreydin,
Seven ne çekiyor sende bileydin,
Bir elveda deyip öyle gideydin,
Yakıp yıkıp gideceğin belliydi,
Olmadın sevdiğim gönlü münevver,
Siyah beyaz tv sinema tiyatro yerine,
Köleyim bir bardak suya bir aspirine,
Yıllardır hasretim güneşin ayın rengine,
Anacığım karanlıkta duramıyorum,
Köşk gibi, saray gibi toprak yapılar,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!