Bir gün daha doğuyor dağların tepesinden.
Uykum da dağılıyor kargaların sesinden.
Kafam masaüstünde öyle yorgun upuzun.
Kalem, defter, kitabım; onlar da benden yorgun.
Hatırlayamıyorum kaçta uyudum, nasıl?
En son üçte vermiştim, çay için kısa fasıl.
Sonrasında yine ders, sınav hazırlığı var.
Ben benden uzaktayım, yer Şebinkarahisar.
Dışarı çıkıyorum sokakta cin uyanık.
Kedi, köpekler bir de imamdır bana tanık.
Uykusuzluk sarhoşu olmuş dolaşıyorum;
Düşler kurup kendimi sılaya taşıyorum.
Annemi görüyorum kahvaltı hazırlıyor,
Sanki bir şeyler eksik sanki beni arıyor.
Babam bizim imamla bir cemaat içinde;
Kardeşim uyanmamış uykusunda derinde.
Annemi sarıyorum, sarıyorum sımsıkı.
O ise konuşmuyor gıkı çıkmıyor, gıkı.
Gözlerinden yaşlar ki boşanıp oluk oluk.
Sanki hiç yaşamıyor, almıyor tekbir soluk.
Kardeşime gidiyor, alnından öpüyorum.
O da uyanmayınca artık ben kopuyorum.
Anlıyor, ağlıyorum bunların hepsi düşmüş;
Pembeliği kaybolup rengi oluyor gümüş.
Annem dökmüyor çayı kahvaltı sofrasında,
Lokantada bir aşçı hiç benzemiyor o da.
Sonra biletim verip servise biniyorum.
Sınav mı kalır artık, bende ne hâl ne yorum.
Sonra anlıyorum ki ailemmiş öğreten,
En şefkatli öğretmen, en bilgili öğretmen.
Ve anlıyorum işte, içim gidiyor içim:
Ömrüm sonuna kadar ben hep öğrenciymişim.
Şebinkarahisar_Giresun. 06/05/2002
Saat: 06.00
Kayıt Tarihi : 6.1.2011 19:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yüksek öğrenim yıllarımdan...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!