ağzımda bahar puştluğunun sancılı tadı
ayaklarım kimbilir hangi sokağın derdinde
bilemeyeceğiniz bir sürükleniş güdüsü
şu bendeki süregiden
güneş mahalleyi terk edince biter erkek fahişelik
ay sarhoşluğuna parası yetmez insanlığın
sabahın kaygısı tutunca ekşimiş süt kokulu damakları
dersaadet'te yorulmak başlar
ve bitmek bilmez bir türlü
tramvaylar hayata umarsız deşerlerken
sokakların her şeyi yutan karnını
sahneye hayalin dökülür
varamaz gidişini yazmaya
bilinmez bir şairin şefkatli elleri
seni düşünmek olmasa
ağaçların zamana direnci
sadece yaprak anılı
seni her şeye rağmen sevebilmek olmasa
uykulu çocuğun uzak denizlere tutkusu
sadece bir şimşek korkusu anlı
katıksız kuru duvar kenarlı
rüya tortulu...
seni bilebilmek kalmasa
tedirgin gölgeler ancak geceyle örtülü
sesinin yankısıyla canlanır
yüreğimdeki zift kokulu iskeleler
karabataklar yanaşır yamacına dizlerimin
düşlerimin sakinliği acır
bütün deniz kuşları o an benimledir
bir sensizliğim hayasızca efkarlanır
mahşerî kalabalıkların ortasında poyrazlanır yalnızlığım
dersaadet'te güneş mahalleyi terk eder
ve kaybolur yarına mahkum edilmiş öyküler
bütün mahkumluklar sensizliğe makum olur
sahnede hayalin yoktur
varamaz yokluğunu yazmaya
bilinmez şairin sensizliğe mahkum elleri...
Kayıt Tarihi : 6.2.2011 02:56:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)