Dört yana da dört nala koşabilenler tanıdım.
Ne yengece benziyorlardı
Ne de atlara.
İnsan hiç değillerdi...
Bu çağ senin çağın değil çocuk!
Ne gençliğinin ne ilminin ne de adamlığının çağı değil...
Bu çağ, demir dişlilerin
Etleri kıydığı, fil dişi kulelerden atılan
Kılçıkların sıyrıldığı bir çağ.
Ne ölüm temizler bu çağı ne toprak ne de tarih.
İstikbâlimde hep bir uzaklık görürüm
Sanki yaşlanmadan ölecek gibiyim
Zaman asmalarda kararan bir üzüm
Işıkları açık bırakıp gidecek gibiyim.
Hasret kalburu eler uzaklıkları
Haram helâl arasında perde misin
Dostunla içilen su mu bâde misin
Ömründen düşülse sayılı eyyam
Herkes kupkuru da sen çağla mısın
Safa Emre Çetin/2014
Sonrakiler öncesinin gölgesi gibi
Gölgeden seçilmez artık öncesi gibi
Yürüyüşü ar hamalıdır sanki amma
Fırsat kollayışı Nemrud hamlesi gibi
İçimde biriktirdim damla damla katranı,
Şimdi içini dök deseler ne de servetliyim.
Nerede bu terazilerin en hassas tartanı,
Getirin de kaç kuruşluk adammışım bileyim.
2015
Endamımız bırakmaz beyazlarda fer,
Mezarımızın hâlâ bacası tüter,
Gidenler bu dünyanın latifesidir,
Arada bir güldürmeleride yeter.
2014
Sevdaya kafa yorduk diploma vermediler,
Dükkânı kapıyorduk müsade etmediler,
Leyla-Mecnun Fransız, mercimekler fırınsız
Sırf şarabım yok diye soframa gelmediler.
2012
Saçların...
Bir şahmeran kadar muazzam!
Düşüyor omzuma kıvrılarak...
Rüzgar uğultuları sinmiş,
Ardı sıra nehirlerin kızıl şelalelerinde
Çağlıyorsun odamda.
Eski kadar olamaz bu yeniler yenisi
Eski başka eserdi rüzgarıyla sevisi
İnsanı körpe bilirdi bahar akşamları
Nezaket çökerdi sokaklara yatsıları
Bin defa özür dilesem affedilirdim fakat
Etmezdi insanın insana bedi refakat




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!