Gökkuşağı görünür mü
Al yeşile bürünür mü
Saçın yerde sürünür mü
Gel beriye, dön geriye
Gün batımı bir hoş olur
Aşk şarabı içenler sarhoş olur
..
ve toprağa düşmüş bedene,
"öz" veda ediyordu,
gün batımı eşliğinde.
ve "öz" bedenden,
sessizce uzaklaştı.
geleceğimizdeki,
döneceğimize.
..
sâhilde gün batımı, hep hüzün verin bana,
Sensiz geçen her günüm, sanki bir zehir bana,
Gözlerim bin hasretle dalarken enginlere,
Kuma vuran her dalga, seni getirir bana
Deniz durgun, martılar yelken direklerinde,
Hep ümit, hem özlem var, yorgun yüreklerinde,
..
Sarardı gökyüzü, faili zaman ardında,
Girizgah” kalmadı,gece ve gündüzlere,
Akıntı bir nehir gibi,konuşlandım güneşe
Battı batacak aydınlık,gün batığı ‘Husule
Helak olmuş vucuttan,kalkar yorgunluk dumanı,
..
İ - İmkansız biliyorum anlatmaya çalışmak
S- Semalarda yükselip şöyle bir bakmak
T -Tükenmez dinginliğini yakalamak
A -Avazım çıktığı kadar bağırmak, bağırmak
N- Nafile iştir seni anlatmak
B- Bir gün batımı sana yaklaşmak
U- Unutturur derdi kederi
..
Çiçekleri soldurur hayalımdaki sen
İnçi tanesi gibi erişilmezdir içimdeki sen
Gün batımı gibi anlatılmaz yaşanır düşlerimdeki sen
Dilim dolanır anlatırken hayalımdeki sen
Ezgilerdeki notalar gibi düşündürür uzaklara götürür düşündüğüm sen
Mazi batmış güneş ise gelecete doğan güneştir
..
ya hu...
zaten rüzgar esiyor hafiften...
gün batımı da burada....
eee...
önümde rakımda var...
yoklama yaptık...
bir sen eksiksin...
..
Sevmediğini bile bile,
Neden kör kütük,
Seviyorsun dedim yüreğime.
Bir gün batımı hüznü ile baktı yüzüme.
Sen öleceğini bile bile,
Neden koşuyorsun yaşamaya,
Der gibi.
..
Her gün batımı bir garip özlenen,
Tiryakicesine koyu,
Delicesine bu özlem.
Bir bardak demli çay
Bir de sigara değil! ! !
Burnumda tüten;
Hep sen oluyorsun sevdiğim...
..
Bir akşam üzeri gün batımı
Uzun yollar yürüyerek gelirsem
Bilki bunun yalnız sebebi
Saçlarımı okşayan rüzgar ve sen
Durgun denizlerde mavi göklerde
Aradığını bulup sonra dönersen
..
Aklıma uğrarsın kimi zaman
Bir akşamüstü çoğunlukla.
Bir gün batımı,
Tam çekince perdeleri
Çalarsın kapımı.
Korkarım,
Ellerim varmaz açmaya,
..
Gün batımı çıkalım,
Seyr-ü sefa edelim.
Mest olalım dalalım,
Aşkımızı tadalım...
Elele tutuşalım,
Sevelim okşayalım,
..
Alaca karanlık vuruyor bu kentin yamaçlarına
Ve ben oturmuş hâlâ seni bekliyorum.
Gün batımını en iyi izlediğimiz yerden,
Mızıkasını çalan çocuk aldı sürüsünü
Bir tek ben kaldım bir de gün batımı
Uzaklardan bir ezginin sesi geliyor kulaklarıma
Bir de yokluğunun sesi
..
Uzak dağların sessizliği
Fırtınası, coşkusu
Anlatır yüreğimin o
Gün batımı yanlızlığını
Bir sen
Sen anlamadın beni
İçimdeki sokakların
..
Pencerenin önündeyim. Denizi görüyorum.Yelkenliler kuğu gibi deniz üstünde ama martılarım yok,vapurlarım yok,Salacak yok. Koca deniz bana bomboş,yokluklar içinde sanki. İstanbul özledim seni. Özledim sevgimi yaşadığım yerimi. Ölümsüzlük gibisin İstanbul,yürekte taşınan sevgisin ne çok severmişim seni ah ne çok bilemedim.
Yüreğime düşen özlemler mi olacak hep. Hep bekleyen mi olacağım. Hüzünlerimle bütünleşti gözlerimin yeşili turuncu karıştı harelerime. Gün batımı bu gün gözlerimde yüreğimde binlerce düşen yağmur damlaları var. Üzgünüm, özlemliyim ve sensizim İstanbul.
Dokunan gözlerindi aslında yüreğime,delip geçen beni. Anlamadın. Oysa ne çok yazmıştım sana,nasıl anlatmıştım. Yüreğinde istediğimi olduğum yerde,olmadığımı biliyorum. Acıyor içim o zaman.
..
Orda yeşil tepede
Gün-batımı, ayak üstü şarabı yudumlayan
Yırtık mintanlı, bağrı açık bir delikanlı.
Kollarını açmış akşamın kızıllığına
''Seviyorum'' diyor kurtlara-kuşlara
Görünce yanıbaşındaki mezarlığı
''Seviyorum'' diyor yinede yaşamayı.
..
sevdaya bulanmış ellerim boyuyor
gönül sayfalarımı
beyazdan siyaha dönen satırlarım
içime dökülüyor
gülün rengi yağıyor yüreğe
kalem
gün batımı kızıl..lığında..
..
Benimle yaşanmışı bir gün anarsan,
Silme göz yaşlarını, bırak aksınlar,
Bir daha gelir sanma o hatıralar,
Eski evde bıraktın geçmişimizi.
Gün batımı aklımdan hep sen geçersin,
Ne acılar çekerim kederim sensin,
..
Ve o an tek kelime dahi edemezsiniz. Oysa sayfalar dolusu birikmiştir aklınızda. Dilinizden dökülenler değil söyleyemedikleriniz titretir dudaklarınızı. Çiçeklerin arasından bir esinti, sıcak bir yaz yağmurudur, yorgun dudaklarınızdan dökülen sır gibi bir mırıltı, içinizi coşturan bir şarkıdır, geceyi müjdeleyen gün batımı, yıldızları gökte, ışıltısı yerde bir yaz gecesidir, sendeleten bir yumruk, ayağa kaldıran bir eldir. Kararsız bir rüzgar, Arsız bir esrar tarlasıdır, Gence kuytuda ölüm,
Yaşlıya ıssızlığında umut olur, Ferhatı dağlara, Mecnunu çöllere düşüren, tanrının ilk buyruğu
Her şeyden başka,
Her şeyden acı
Her şeyden tatlı
Bugün sana dokunur, yarın bana, ertesi gün ona fısıldar varlığını; bir hiç gibi dolaşır aramızda sessizliğimiz ve adı aşktır!
..
Gurup vakti geldi geçiyor sandım,
Kendimi, güneşim diye kandırdım.
Gözlerine dalıp, kanıp aldandım,
Gözlerini, deniz sanıp yanıldım...
Dalgalara karşı yüzerim sandım,
Ne kışlar ne yazlar yaşarım dedim,
..