Ben ne zaman seni düşünsem
Güneş batmaz
Ve akşam uzadıkça uzar
İşte o akşamlarda ruhumun en hatırnaz dostudur efkar
Ben ne zaman seni düşünsem
Güneş batmaz
..
Yolcusu gelmedi son trenin
Gözlerim istasyona kilitli, saatler oldu gelmedi son yolcu
Gün batımı yakın gelir diye bir umut tutuyor elimden.
Güneş kızıla dönüyor yavaştan, maviliğini kaybediyor gökyüzü.
Biliyorum gelmeyeceksin
son trende indirdi az önce yolcularını
Ve ben
..
Bozcaada da gün batımı izlerken
Koylarda denize doyarken
Rüzgar sessizce eserken
Özlem özlem seni severken...
İstanbul da kız kulesi izlerken
Beşiktaş ta çay,simit yerken
Rüzgar üstümüze eserken
..
Vakitsizdi gidişin.
Daha yokluğunun ilk akşamı,
Aklımda gülüşün,
Hasretin közüne düştüm.
Hazirandı gidişin.
Üsküdarda gün batımı,
..
Uzun ve-ya kısa, bir satır ömür,
Fark eder mi , sonda nokta görünür;
Her sabah güneşle bin gül açsa da,
Gün batımı üç-beş yaprak dökülür.
Sakın dönüp bakma geçtiğin yola,
Arkanda görünen bir-kaç yapraktır,
..
Vakitsiz ayrılıklara gebeydi zaman.
Poyraza karşı kanat çırpan martı yorgunluğundaydı
Yürekler...
Gün batımı sessizliği sonrasında
Güneşe tuzaklar kurmuştu gece...
Radyoda dertli şarkılar çalınıyordu
Ve rüzgarda
..
Bodrum’da gün batımı senin kadar güzel,
Senin gibi hırçın deniz,
Senin kadar albenili Halikarnas,
Ve burada yaşanan aşklar senin kadar acımasız.
Gökyüzündeki ay mı çapkın ne?
Gökyüzündeki yıldızlarla flört ediyor,
Yoksa ben mi kıskanıyorum sana olan hasretimden,
..
Yıldızları seyrediyorum da
Sana ulaşmak
Yıldızlara ulaşmak gibi
Aynı mesafede duruyorsunuz
Terk ediyorsunuz beni
Biriniz gün doğumunda
Biriniz gün batımında
..
Soğuk bir kış günü pencereye konan güvercin misali
Bir gün batımı doğdun gönül pencereme
Buz tutmuş yüreğim yeniden alevlenirken ellerinde
Güneşi söndüren yıldızların arasından baktım sevdalı gözlerine
Her solukta Sen olduğum aşk nefesini fısıldarken pencereme
Bir güvercin kalbinde yeniden can buldum
Bir güvercin gözüyle Seni buldum…
..
Sonuna geldik bir gunun daha,
Yorgunluk cokuyor ustune sehrin.
Evine varmak istiyor isinden cikan,
Ne guzeldi gun batimi ufukta.
Telas bttmis insanlar cekilmis huzura,
Yandi birer birer sokak lambalari.
..
İstanbul, İçimde Sevgi,Dilimde Yalnızlık, Kalbimde Atış.
Hayalimde Perde,Gözyaşımda Mendil,Şiirim De Kağıt.
İstanbul,Denizin Tuzu,Şekerin Demi, Dalgalanan Gemi.
Avluda Gün Batımı, Genci, Erkeği,Yaşlısı Ve De Kadını.
Ekmeğin Buğusu,Çiçeğin Yaprağı,Ağacın Meyvesi.
İstanbul Aşk Demek,Aşk İmkansızı sevmek.
İstanbul’u Hayallerde Büyütmek Gerek.
..
Bir gelincik kırmızısı vurur,
Karanlık sokaklara.
Bir gülün rengi düşer,
Durgun derin sulara.
..
Kimi zaman şiire çalar gözlerin
Bir gün batımı kadar güzel ve eşsiz
Ve ay ışığı kadar sessiz...
Seni anmama sebep
Zamansız ve sebepsiz aklımı çalan
Sorgularıma asılı kalan
..
Bir sevda koklasam saçlarından
buram buram
Bir sevda içsem dudaklarından
yudum yudum
Ve kenetlesem beline sımsıkı ellerimi
Sevsem seni gün batımı
doya doya
..
Belki seni unuturum. Vazgeçerim bembeyaz çiçeklere bakmaktan. Vururum yüreğimi dağların sırtlarına. Uçurumlara baka baka belki seni unuturum. Şiir yazmaktan usandım. Roman yazdım, kelime kelime seni anlatan. Saçlarının renginde gün batımı manzaraları çizdim. Belki seni görmekten vazgeçerim diye göz kapaklarımı diktim. Yine de seni hatırladı bu yürek. Söz dinletemedim ona. Yüreğim yana yana yine de seni diledi. Seni istedikçe başımdan aşağı kaynar sular indi.
Belki seni unuturum. Çünkü bu benim yaşantım değildi. Sadece bana yaşattığın buydu. Ve ben samanlıkta iğne arar gibi bir sevgi, bir aşk ararken; saman alevi gibi kapladın bütün dünyamı. Ben gün yüzü görmek isterken, karanlık bir dünyayı miras bıraktın bana. Oysa ne çok isterdim bembeyaz bir güle bakar gibi sana bakmayı. Ve mis gibi kokan bir çiçeği koklar gibi yanında cennet bahçelerinin kokusunu duymayı ne çok isterdim.
Hep bana gözlerin ne güzel derdin. Oysa hiç anlamadın değil mi o gözlerin bana hiç mutluluk göstermediğini? Yayla kuşlarının bakışlarına benzetirdin bakışlarımı. Ama hiç anlamazdın kanatlarımın ne derece kırık olduğunu. Alırdın başını giderdin. Ah bir bilsen beni ne çok üzerdin. Sen giderken kurt görmüş bir kuzu gibi korkardım ve ağlardım. Beni karanlık bir dünya içinde bembeyaz bir kuzuya çevirirdin.
Oysa ki masal gibi gelmiştik bir araya. Aşk iksirinden içmiştik doya doya.Uzun kış geceleri sen başını omzuma yaslar hülyalara dalardık. Sen kızıl renkli saçlarınla, sütun gibi bacaklarınla bir antik şehre benzerdin. Ben seni keşfederdim. Aşk yağmurları yağardı üzerimize.Şimdi ne oldu bize. Ne çabuk bitti bu rüya. Ardında kaldı kapkara bir dünya.
Senin yanında kendimi hep bir suçlu gibi hissettim. Bir daha gün yüzü göremeyecek bir idam mahkumunun sabahın ilk ışıklarıyla gözyaşı dökmesi gibiydi sana olan sevgim. Hep bir umut ışığı bekledim senden. Sen ise benim ayaklarımı yerden kestin. Ben bunu ilk önce aşk zannettim. Sonradan anladım bunun bir ölüm oyunu olduğunu. Sonradan anladım bir intihar yüreğiyle seni sevdiğimi ya da darağacında aşk tadında bir meyve olduğumu. Sen aşkı benimle tattın. Ben ise her gün can cekişmenin acısını yaşadım. Sen benden ruhumu ve içtenliğimi aldın. Geride posa halinde bedenimi bıraktın. Bana bir güzellik bırakmadın.
..
Ömer Hakan Özalp’le birlikte iki cilt halinde neşrettiğimiz Elbistan Ağıtları Her Göz Yaşı Aynı Renk adlı çalışmamızda yer alan, Elbistan’ın Akveren köyünden Süleyman Dal’a ait “Kerim ile Ali” başlıklı ağıtta bahsi geçen Ali’nin Osman Bey’in abisi olduğunu “Tombak’a bir ağıt düştü” başlıklı yazısıyla tanımıştım Osman Gökçe’yi.
“Türküleri dinlemeye ve anlamaya başladığım yaştan beri şiirle ilgilenirim. Anamın dörtlüklerini, babamın ağıtlarını defterime yazdığım zamandan beri de şiir derlerim kendimce. Bir ömür gibi uzun bir zaman dilimine yayılmış bir süreçte, sevdiğim ve beğendiğim şiirleri yazdım okul defterime. Böylece, hiçbir iddiası olmayan ve yalnızca yaşamımın çeşitli dilimlerinde okuduğum ve sevdiğim şiirleri içeren bir şiir seçkisi oluştu. Bu şiirleri sizlerle paylaşmak istedim. Olanak bulup okuyabilirseniz beğeneceğinizi umuyorum.” sözlerini (http://www.osmangokce.com) sitesinden okuduğum Osman Hocam’ın Berit’ten Beri isimli kitabını elime alarak bir çırpıda okuyuverdim.
İnsanı gönül sıcaklığıyla karşılayan, aradaki mesafelere inat memleketinden kopamayan, gurbette sılasını yaşayan, 70’ li yaşlara gelmesine rağmen gençlik yıllarının peşinde koşarken sesi rüzgara karışan, hayatın telaşesi içerisinde farkına varamadığı ayrıntıları, elimden tutarak gezdiren bir şairin samimiyeti beni adeta içerisine çekmişti.
“Gün batımı” isimli şiirinde;
Sonbahar yaprakları sarı sarı
Sallanır durur dalda
Düştüm düşecek.
..
GüzelGülüşlüm
al beni
gün batımı gözlerine sar
sıcacık yanaklarına kucakla
bir oda dolusu gül doldur içime
güzel gülüşlerine
yandım ben
..
Öyle çok seviyorum ki
Kendime bile anlatamadığım gün batımı özlemlerim var
Balıkçının ağına takılır gibi, takılı kaldım gözlerinde
Tarifi imkânsız bir sevgi düştü gönlüme
Kıyıya vurmuş sahipsiz tekne gibiyim şimdilerde.
Öyle çok seviyorum ki
..
Dengeli adımlarla karşımda yürüyen vucüt
Dudaklarına alaycı tebessümleri eksik olmayan
Yanaklarından lal’inin kenarına değen saçlarından
Kendimi asmak istememmidir seni güldüren
Ey güzel! Minik adımların mı beni benden alır
Neyi düşündüğümü bilirmisin ki gülüyorsun
..
Umutlarla bezenmiş fikrimin tek güneşisin
Her sabah uyandığımda hissettiğim sevincim
Gün batımı kadar eşsiz senin güzelliğin
Geceleri ay parlaklığında hayalimsin
Seni seviyorum her zaman kalbimdesin
Biricik aşkım, tek bedriyemsin
..