Uyandık erken saatte
Yakaladık sabahı müezzinden önce
Hazırlanırken çıkınlarımız,
Seslenir bize arabacı, pek de arsız
-Haydi usta, haydi biraz tez olun!
Bugünler de iş pek yoğun.
Baktık ki adam da şakacı,
Onun için müşteri baş tacı.
Yüklenir at arabasına kazma-kürek;
Çocuklar için de birkaç parça peynir – ekmek.
Cümlemiz atladık at arabasına,
Arabacı, deh etti atına.
Uykulu uykulu koyulduk tarla yoluna;
Sığındık büyüklerin kanadının altına.
Âdeta uçurdu bizi
Bir anda tarlada bulduk kendimizi.
Çekti atın gemini, elinde halâ kırbacı
Tarla başında durdu arabacı.
Babam dedi:Aha geldik, budur tarla!
İndik arabadan elimizde eşyalarla.
Adam dizginleri oynattı;
Yanımızdan bir anda uzaklaştı.
Ah, orada kıvrılıp yatmak ne güzel!
Uykuyu alamamışsın ki çapayı tutmaz el.
Bakın küçüklerin düşüne,
On iki yaşındaki, başka ne düşüne?
Gözünü açabilmen için hareket gerek,
Hareket için de er yatman gerek
Çıktı cümle ağızdan besmele;
Koyulduk işe sabır ile.
Uzaktan gelir bir çoban sesi,
Kim bilir hangi sevdayı söyler türküsü.
Gün yavaş yavaş ışırken,
Hıncımızı topraktan alırken;
Şafağın kızıllığını seyrederken,
Gelip çattı kuşluk vakti.
Bu, eve dönüş için bir işaretti.
Sevincimiz bir kat daha artarken,
Çapalarımızı bir kenara atarken;
Çekildik bir ağaç gölgesine.
Yorgunluğumuz da kandı kardeşimin neşesine
Böylece başladık, tarlada yeni bir güne,
Evimize dönüşü kutladık güle güle.
Kayıt Tarihi : 12.1.2007 20:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (3)