Yani takvimin yapraklarını,
bir deli istila gibi sarıyor rüzgar
Daha çok boyanıyorum geceye
ve elimden bir şey gelmiyor
seni sevmekten başka
tam yola çıkmak üzereyim
bu amaçla, elimde gidiş bileti
sığınılacak son köşede ürkek,
kendi halimde,
bekliyorum.
Gözlerim kör bir sinemanın,
hiç açılmayacak perdesinde kalmış.
Batan bütün gemilerim sanki,
o perdenin arkasında saklanmış.
Sen en uzak sahilin fırtınalı dalgaları içinden,
el sallıyorsun bana.
Oysa gecenin sefası kapanmış,
ışıklar çoktan sönmüş,
bu kıyıda,
bu gece.
Sararmış bir kaç ağaç yaprağı daha düşüyor.
Belki bir kar tanesiyle,
belki de yağmur.
Seninle geçen günleri yâd edip,
hesap soracağım ayrı kaldığımız tüm zamanlara.
Bizi birleştiremeyen yollara,
kırılganlıklarımıza, onurumuza,
sevdamızı serpeceğim
mevsimin rüzgârlarına.
Belki bakışlarındaki ışık şuleleri olacağım,
belki kulağındaki ses,
göz kırpmadan sabahladığın gecelerin
hesabını vereceğim.
İsyan edeceğim çaresizliğin tüm şiirlerine
hece hece,
acıyı ve aşkı bir nefeste anlatacağım
sana…
Bütün sıcakları,
bütün üşümeleri,
yanıma yoldaş seçiyorum.
Ocağımda çıtırdayan odun seslerini,
üşümesinler diye üzerini örtüyorum .
Bende bıraktığın ne varsa hepsini.
Nakış gibi işliyorum camdaki buhara
resmin tutmaz ki hiç senin yerini
oysa bak,
adını anmak bile nasıl da yetiyor bana.
Anla yüreğime ateş basmalarından.
Kış masalımdan çıkıp gelmiş,
sonsuzluğuma yazılı kar tanesi,
ne kadar sıcaksın içimde
bir bilsen.
Gönül fermuarındaki kilidi kıracağım bakışlarımla,
idam fermanımla hayallerine ineceğim,
tüm kara sevdalıların önünde .
İdam ipimi darağacına ben asacağım.
Bir gece saati ,
belki yatsı ezanından sonra.
Sessizce ineceğim yüreğindeki mezarlıklara,
ne yazılmış taşlarına ilgiyle okuyacağım.
Bir tanrı misafiri olarak yerimi ayırtacağım belki.
Belki de tutup kollarımdan kendine alacaksın.
Gitmeyeceğim o vakit
kovsan bile .
Gönlüne sırçadan saraylar yapacağım
senin…
Öfkeli yağmurun masum toprağa inişi gibi.
Derin tutkuların haddesinde
suya hasret çelik gibi.
Avuçlarımda umutlar olacak
buket buket çiçekler gibi,
susacak dilim gözlerim konuşacak.
seninle o vakit.
Yüreğinde esen sevda rüzgârlarına
eşlik edecek nefesim.
Aşılan yokuşların şarkısı dolduracak kalbini.
Bir gülüşünle unutmak için tüm hasretleri,
karanlık vakitlerde yorgunlukları...
Gülüşünle çiçekler açtırmak için yamaçlarımda,
bahar iklimi gibi.
Parlayacaksın gözlerimde,
öylece…
Daha çok geç kalmayacağım bu gece.
Beklediğin o anda geleceğim
Derin bir nakarat ile okuduğun şarkıyı,
tüm dünya seni tanısın diye
özel besteler yapacağım .
Elimden tutan elini öpeceğim,
gözüme bakan gözlerini,
aşkımın sıcaklığıyla yanan göğsüne
yorgun bir savaşçı gibi yaslanacağım.
Şafak söküp ,
gün ağarana değin.
redfer
Kayıt Tarihi : 8.12.2025 02:41:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!