Hiç bir yolcu dönmemek için çıkmıyor yola.
Her döndüğünde aynı kapıya uzanacak eli.
Hiç bir gelin çıkarmak için takmıyor duğağını.
Hep saçlarında takılı kalacak o çiçekler.
O gelin telleri atılan konfetiler.
Çocukken kumdan kaleleri dalgalar yıksın,
Körpecik yüreğimde bahar,
Tomurcukları açmaya başladı.
Tertemiz bir sevginin içtenlikle sunuluşu.
Yalnızca bakışlara yansıyan,
Sevda yüklü sıcacık ışıltılarla,
Gözlerinde yolculuğa çıkarken....
Yıllardır içimi yakıp kavuran,
Fırtınaların farkında bile olmadan.
Şimdi yüreğime soramadığım.
Sorular, sanki coktan ayaklanmış.
Yüreğim yollara düşmeye çoktan hazır.
Tek başımayım hayatta.
Hiç bir sorunumun yanıtını bulamıyorum.
Yeni hayatlar yaşamak isterken.
Aynı hayata geri dönüyorum.
Sisli bir gecede yolunu kaybetmiş,
Gemilere benziyorum.......
çok zor biliyorum bu sevda.
Kitaplar yazmaz, hayatlara sığmaz.
Acılar içinde geçen bir ömür.
Ne unutabilirsin. ne vazgeçe bilirsin.
Olsun be gülüm hayat böyledir işte,
Haydi sil gözlerini kurusun gözyaşların.
Kırılmış, bir ayna gibiyim.
Ruhum, beynim, yüreğim,
Duygularım, düşüncelerim,
Dağılmış paramparçayım.
Toparlayamıyorum kendimi.
Düğüm düğüm boğazım,
Rüzgara çığlık olur yüreğim,
Kokunu getirdiği an burnuma.
Cama vuran yağmur damlası,
Saçların lüle lüle uçuşurdu rüzgardan.
Dalgın dalgın seni seyrederdim.
Güneş doğar, batar, deniz soğur.
Gülerdin gülünce güller açardı yanaklarında.
Susardın, sustunmu evren susardı,sanki.
Elele hani sahilde gezdiğimiz yerlerdeyim.
Saçlarının beyaz telleri omuzlarından,
Akıp rüzgarlardan savruluyosa telleri,
Her teli değdiğinde yüreğin titriyorsa,
Sen aşıksın inan birgün anlarsın
Ansızın içinde bir sıkıntı, gözlerinde nem varsa,
Elleri bir sıcacık, bir buz gibi olursa.
Bir kadın vardır...
Ayağında şalvarı, başında yazması,
Gözlerinde geleceğin umutsuzluğu.
Ellerini uzatıyor, çatlak çatlakelleri.
Nasır tutmuş,yüzünde derin çizgiler.
Ellerinden tutan mini mini bebeler.
hayatı çıkarsız yaşamak bir ayrıcalıktır